BAYRAK YARIŞI VE PROF. DR. BURHANETTİN DURAN
Ülke gündemimizin hayli yoğun olduğu şu son günlerde pek de göze çarpmayan bir devir teslim gerçekleşti.
Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı Burhanettin Duran’a devretti.
Bir basın mensubu olarak bu bayrak yarışını görmezden gelmem mümkün değil. Çünkü Sayın Altun’un 7 yılda kurumda oluşturduğu mekanizmalar gerçekten takdire şayan. Şimdi onun yerini, o mekanizmaları en etkin şekilde kullanacak ve yenilerini oluşturacak bir akademisyen alıyor.
Hatırlarsanız İletişim Başkanlığı, esasen daha önceki Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün (BYEGM) bünyesi dönüştürülerek oluşturuldu.
BYEGM, ülkemizin saygın ve köklü bir kurumuydu ve tarihi Cumhuriyet öncesine kadar uzanıyordu. Fakat açıkçası medyadaki bunca değişiklikten sonra hayli atıl kalmıştı. Rutin işler yürüten bürokratik bir kuruma dönüşmüştü ve hem vizyonunun hem de misyonunun radikal olarak değişmesi şarttı.
Nitekim 24 Temmuz 2018 tarihinde bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İletişim Başkanlığı kuruldu ve BYEGM’nin görevlerini de içine alan çok daha kapsamlı bir kurum oluşturuldu.
Bu oluşumun başkanlığına da özellikle iletişim konusunda uzman olan Prof. Dr. Fahrettin Altun’un getirilmesinin ne kadar doğru bir seçim olduğu takip eden yedi yılda anlaşıldı.
Sayın Altun’un oluşturduğu mekanizmaları anlatmak bu yazıya sığmaz. (Merak edenler buradan bakabilir https://www.bbc.com/turkce/articles/c5yp5n2d7xqo ) Ama bana bir cümle ile anlat deseler, derim ki Sayın Altun, kamu kurumlarının medya yüzlerinin pasiften aktife geçmesini sağlamıştır. Geçmişte kamu kurumları bir savunma psikolojisi içindeydiler, hoş bir benzetme değil ama gol girdikten sonra filelerden top çıkarmaya çalışırlardı. Sayın Altun’un oluşturduğu mekanizmalar pro-aktif mekanizmalardır. Yanlışı düzeltmekten önce, yanlış anlaşılmayı önleme odaklıydı. Altun, yönetim medya ilişkilerine bir devrim getirdi. Gerek kamu kurum ve kuruluşlarının gerekse medyanın kendisine bir teşekkür borcu olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin markalaşması, yurt dışında sesinin daha iyi duyulması için harcadığı çabalar ayrıca dikkati çeker.
Sayın Altun’un başlattığı “Dezenformasyonla Mücadele” mekanizması, gerçekten kamunun “kandırılmasının” önüne ciddi bir set çekmiştir. Yönetimin yanlış anlaşılmasını büyük ölçüde önlemiştir.
Şimdi ise bu mekanizmaları hem çok iyi kullanacak hem de geliştirecek bir başkan geliyor. Her şeyden önce bir düşünce kuruluşundan (SETA) tanıdığımız değerli bir akademisyen, Prof. Dr. Burhanettin Duran alıyor bayrağı.
Sayın Duran’ın bilgi birikimini burada anlatmaya gerek yok, meraklısı yazdığı kitapları alır okur.
Benim bu göreve Sayın Duran’ın gelmesine asıl sevinme nedenim, kişiliği ile ilgili. Kendisini herkes TV oturumlarından hatırlar. Vakur ama makul, sakin ve karşısındakini de sakinleştiren bir konuşma tarzı vardır. Yani provokatörleri anında boşa düşürecek bir özgüven ve tutarlılığa sahiptir. Medya önünde bunca konuşmasına rağmen pot kırdığı görülmemiştir. Hani derler ya “bin düşün, bir söyle”; bu tam da Sayın Duran’ı anlatır. İslami yönü gayet belirgin olmasına rağmen konuşmaları “laikçileri” de rahatsız etmez
Onun bu sakin, tutarlı ve polemiksiz duruşunun Devlet-medya ilişkilerine de yansıyacağını umuyorum. Özellikle de gerginlikten beslenen ve küfretmeyi muhalefet sayan troller onun açıklamaları karşısında sürekli boşa düşeceklerdir.
Gerginlik ve küfürden söz açılmışken naçizane bir öneride bulunmak istiyorum. Neden kamu kurum ve kuruluşları X (eski Twitter) platformundan resmi açıklama yaparlar ki? Tamam, herkes kamuda görünürlük elde etme, popüler olma peşinde ama bu platform (benzerleri gibi) resmen bir bataklık çukuru. Her türlü manyak orada, provokatör orada, yalancı orada… Komplo teorisi gibi gelebilir ama ben X’in algoritmalarının muhalefeti öne çıkaracak şekilde düzenlendiğini düşünüyorum. Baksanıza, X’e kalsa muhalefet her seçimde yüzde seksenle iktidara gelecek ama gelmiyor işte… Demek ki bir numara çeviriyorlar ve halk yemiyor. Kaldı ki sosyal medya bir bütün olarak “negatiflik”, “kutuplaşma” üzerine kurulu. Eskiler “Gerçek ayakkabılarını giyene kadar yalan dünyayı dolaşır.” derlerdi. Şimdi artık rakam da verebiliyoruz; medyada yalan, doğrudan 6 kat hızlı dolaşıyor. Bence tek bir kararname ile kamu kurumlarının X’te resmi açıklama yapmaları yasaklanabilir. Devlet kendi platformunu oluşturur. Kamuya ulaşmasında da bir eksiklik olmaz.
Bunları hepimizden çok iyi bilen, gören Sayın Burhanettin Duran’a tekrar hoş geldiniz diyorum ve bir medya mensubu olarak memnuniyetimi bir kez daha belirtmek istiyorum.