HAKİKAT SONRASI

Serkan Kalemciler
Serkan Kalemciler

Ne İstiyorlar?

Efendim, ABD ve AB, Putin’i sevmiyorlarmış, diktatörmüş, üstelik Ukrayna’yı işgal etmiş, biz de sevmemeli ve Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmalı, Zelensky’yi de sevip okşamalıymışız…

Efendim, ABD ve AB, İran’ı sevmiyormuş, gereğinden fazla Müslümanmış, üstelik nükleer silah yapmak üzereymiş, Müslümanların nükleerle ne işi olurmuş? Biz de sevmemeli ve İran’a yönelik yaptırımlara katılmalı, İran’ı bombalayan İsrail’e destek olmalıymışız…

Efendim, İsrail’in kendini savunma hakkı varmış, bu hak sadece işgal ettiği topraklardaki Filistinlileri değil, işgal ile komşu olduğu Lübnan’ı, Suriye’yi ve hatta kendinden 2500 km uzaktaki İran’ı bombalamayı da içeriyormuş, buna saygı göstermeli, öldürülen 50 bin “çöl faresine” acıyacağımıza 25 gariban sivil Yahudi’ye sahip çıkmalıymışız.

Avrupa Birliği'ne girmek istiyorsak giderek diktatörleşeceğimize ülkemizi demokratikleştirip Kürtlere özerklik vermeliymişiz…

Liste uzayıp gidiyor.

Ama eski Varşova Paktı ülkelerinden 15’ini NATO’ya alıp Putin’in dibine kadar girerek onu provoke edenin kim olduğunu soran yok.

Neden İsrail’in nükleer silahı olmalıymış da İran’ın olmamalıymış söyleyen yok.

Hatta neden ABD’nin nükleer silahı olması iyi de başkalarının olması kötü sorusunun da cevabı yok. Oysa nükleer silahı icat eden de insanlar üzerinde ilk ve tek kullanan da bizzat ABD. Ondan başkası yok.

Sonunda Almanya Başbakanı Friedrich Merz ağzından baklayı çıkardı: “Bu, İsrail’in hepimiz için yaptığı kirli iştir. Bizler de bu rejimin kurbanıyız.”

Ha, yani İsrail’in yaptıklarına karşı değilsiniz? Bunlar sizin için kirli fakat yapılması gereken işler. Anladık, siz azmettiricisiniz de bizi neden suça bulaştırmaya çalışıyorsunuz?

Bir de bu “sizin de kurbanı olduğunuz” rejimi sorgulamayı hiç düşündünüz mü?

Bay Merz, ayrıca “Bu molla rejimi dünyaya ölüm ve yıkım getirdi” diyerek İran hükümetini suçlamış. Kendisine 2 yılda 50 bin kişiyi katledip Gazze’yi yerle bir eden İsrail hükümetinin dünyaya ne getirdiğini soran yok tabii.

Birleşmiş Milletler'e üye bir devlet Birleşmiş Milletler kararını uygulamazsa hala üye sayılır mı? Hiç mi yaptırımı yoktur? Uluslararası hukuka uymayan bir devletin önünü açtığı tehlikenin farkında mısınız?

Devlet kabul edilen ve BM’ye üye bir güce söz geçiremiyorsanız devlet dışı aktörlere nasıl söz geçireceksiniz? Terörist devlete karşı çıkamıyorsanız, teröristlere söyleyecek ne sözünüz olabilir ki?

ABD Başkanı Donald Trump da İran’dan “kayıtsız şartsız teslimiyet” talebinde bulundu. Daha önce de İran’dan uranyum zenginleştirmeyi tamamen durdurmasını istemişti.

İran, kim tarafından yönetildiğinden bağımsız olarak ulus bilinci çok gelişmiş bir millettir. Öyle üç beş bombaya pabuç bırakmaz, kayıtlı şartlı bile teslim olmaz. Bizim İslamofobik ırkçı laikçilerin yaygaralarına bakmayın siz, İran’dan Türkiye’ye bir göç dalgası yok. Hatta yılın ilk üç ayında birinciliği alan İranlı turistlerde bile bir azalma var.

Batı’nın dünyadan istediklerini üst üste koyup toplamaya çalışıyorsunuz, toplanmıyor. Sömürgecilik deseniz, sömürü kâr amacı güder. Irak ve Suriye istikrarsızlaştırıldı, hala bir düzen tutmuyor. Bunun için milyarlarca dolar harcandı. Ne oldu? Kâr, zararı geçti mi? Petrol istediniz de Saddam vermedi mi? Esad size ne yamuk yaptı? Şimdi İran’ı taciz edip, dünyaya petrol sıkıntısı yaşatıyorsunuz da ne oluyor? Yaptırımları kaldırsanız İran’ı daha iyi sömürmez misiniz?

Bazı tarihçiler der ki Haçlı Seferleri İslam olmasa da yapılacaktı. Aç Latinler Doğu’yu yine de yağmalayacaklardı. Hatta Ayasofya’yı bile yağmaladılar. Duvarlardaki altın süslemeleri kazıdılar. Hadi Latinlerin aç köpekler gibi toplanıp yağmalama akınları düzenlemeleri anlaşılır bir şey, ya şimdi yapılan Haçlı Seferleri?

Olanları açıklamak için geriye hiç sevmediğim komplo teorileri kalıyor: İsrail’in “vadedilmiş toprakları” işgal etmesi…

İnsanın inanası gelmiyor. Koskoca Batı, bir dinin hurafeleri peşinde koşuyor. Üstelik kendi dinleri de değil.

Demek ki “post truth” (“Hakikat sonrası” diye çevirmişler) dünya da böyle bir şey…