KİM BİLİR NE VERDİLER DE…
Gözlerine far tutulmuş tavşan gibi kalakaldılar.
PKK kendini feshetti ve silah bıraktı, Türkiye bir sorununu hem de AK Parti sayesinde çözme yoluna girdi ya, kahırlarından öldüler.
Süreci destekleseler, hem AK Parti'nin “Terörsüz Türkiye’ye” imza attığını kabul etmiş olacaklar hem de kendi faşist mahallelerini kızdıracaklar. Karşı çıksalar, hem savaş yanlısı oldukları ortaya çıkacak hem de Kürtleri küstürecekler.
Tam bir “aşağı tükürsen…” veya “iki ucu…” durumuna düştüler.
Yapamaz ya, bütün bunları kendi partileri yapsa yere göğe sığdıramazlar, cumhuriyetten sonra “Terörsüz Türkiye’yi” de kurduklarını ilan eder, parti başkanlarına Nobel Barış Ödülü verilmesi için tek adaylı seçim sandıkları bile yığarlardı. Hayatlarında iki tane İHA yapsalar Türkiye’yi tam bağımsızlığa kavuşturan parti diye pazarlarlardı.
Sorunları da bu zaten, yapılanlar karınlarını ağrıtıyor, çünkü bütün bunları AK Parti gerçekleştiriyor.
Olamaz! Yapamaz! Kesin yalandır! Kendimizi jiletleriz, kafamızı duvarlara vururuz!
Türk solu, bir siyasi akım değil tedavisi mümkün olmayan psikolojik bir bozukluktur.
Bir tanesi de cevap yetiştirmiş: “PKK silah bıraktı, bize faydası ne? Ben savaşmıyorum ki”
Evet, sana faydası yok tabii, terörsüzlük 40 yıldır çocukları dağda şehit olanlar için, senin gibi tuzu kurular için değil.
“PKK niye durup dururken silah bıraksın, kim bilir ne verdiler?”
Zaten elinde terörist kalmamış, sadece Türkiye’den değil, Irak ve Suriye’de de 30-40 kilometre sınır ötesine kovulmuş terör örgütüne Türkiye ne versin, niçin versin?
Bir külyutmaz da PKK’nın fesih açıklamasındaki “mayınlara” dikkatimizi çekmiş. Sen 40 yıldır çocuklarımızı şehit eden mayınlara hiç dikkat ettin mi ki şimdi PKK’nin son nefesinin ne koktuğunu sorguluyorsun?
En büyük palavraları da “Öcalan serbest bırakılacak”. Oysa Türkiye’nin, örgütünü fesheden Öcalan’ın ömrünün son birkaç yılını hangi delikte geçireceğinden daha önemli sorunları çözülüyor…
“Örgüt Lozan’ı tartışmaya açmış, Lozan Türkiye’nin tapusudur, tartıştırmayız!”
Hangi örgüt Lozan’ı tartışmaya açmış? Birleşmiş Milletler mi? Avrupa Parlamentosu mu?
Yo, kurucusunun feshettiği ve silahları bırakıp dağılın dediği örgüt açmış Lozan’ı tartışmaya.
E, ne yapalım? İsterlerse Lozan’ı bırakıp Sevr’i, olmadı Karlofça’yı tartışmaya açsınlar bize ne?
Ama Türk faşistler Kürt faşistlerin bu çıkışına çok sinirlenmiş.
İyi, her gün sabahtan akşama sinirlenin, birbirinize havlayın durun, bize ne?
Türklerle Kürtler bin yıldır birlikte yaşıyorlar, yine yaşarlar
İt ürür, kervan yürür.
Elbette sadece ürümekle kalmayacaklar, kervanın yürümemesi için ellerinden geleni yapacaklardır.
Güvenlik güçlerimizin olağan üstü dikkatlerinden de anlaşılabileceği gibi hemen ses getiren bir provokasyona imza atmak isteyeceklerdir. Bir yerlerde bir intihar saldırısı düzenleseler (zaten başka türlüsü için elemanları kalmadı) kan dökülse, çokça insanımızı katletseler örgütün kılıç artıklarına “PKK bitmedi!”, bizim muhalefete de “hani PKK bittiydi, hani silah bırakmışlardı?” deme şansı doğacak ve inanın bana göbek atacaklardır.
Ülkesinin acılarından siyasi sonuç beklemek, mutluluklarından kederlenmek de hep bizim muhaliflere kısmet olmuştur.
Alemin Amerikalısının gazetesi bile daha mantıklı argümanlar öne sürüyor, bunlar ülkelerinde olup bitenleri Amerikalılar kadar bile anlayamıyor:
“Barış Girişimi Neden Şimdi Gerçekleşiyor?
Son yıllarda, silahlı insansız hava araçlarıyla desteklenen Türk ordusu isyancıları giderek dağlık sınırın ötesine, Irak'a iterken, PKK Türkiye içinde münferit saldırılarla sınırlı kaldı.
Son barış girişimi ekim ayında Erdoğan'ın koalisyon ortağı Devlet Bahçeli tarafından başlatıldı ve aşırı sağcı politikacı, grubunun şiddetten vazgeçmesi ve dağılması halinde Öcalan'ın şartlı tahliye edilebileceğini öne sürdü.
Bazılarına göre uzlaşma çabalarının asıl amacı, Erdoğan hükümetinin görev süresinin sona ereceği 2028 yılından sonra da iktidarda kalmasını sağlayacak yeni bir anayasa için Kürtlerin desteğini almak.” (ABD, AP, 12.05.2025)
İllâ “kılçık atacaksanız” hiç olmazsa sahadaki gerçekleri, Türkiye’nin başarılarını kabullenin, yiğidi öldürün ama hakkını verin.
Ama sizin amacınız bağcıyı dövmek, sonra da “bizde üzüm yetişmez” diye ağlaşmak.
ABD menşeli Foreign Policy bile bunlardan daha fazla “siyaseten doğrucu”
“PKK pazartesi günü yaptığı açıklamayla Türk Devleti'ne karşı yürüttüğü silahlı mücadeleyi durduracağını ve bölgenin en uzun süreli isyanlarından birini sona erdireceğini duyurdu. Analistler, bu adımın ülkenin siyasi ve ekonomik istikrarını iyileştirebileceğini ve aynı zamanda Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı komşu Irak ve Suriye'deki gerilimi azaltabileceğini söylüyor.”
Görünen o ki gerilimi artacak bir bizim muhalefet var…
Öte yandan PKK’dan en az bizim kadar şikayetçi olan ve sınırını onlardan temizlemeye çalışan Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin tavrını izliyorum.
BBC’nin bir belgeselinde; Türkiye’nin nasıl da Irak’ı işgal ettiği, sınırın 40 kilometre içine kadar “askeri üsler” kurduğu anlatılıyor. Muhabirin muhatabı da Irak Dışişleri Bakanı Hoşyer Zebari.
Zebari, “Türkler o bölgede sivillere PKK’dan daha iyi davrandı” diyor. Muhabirin yüzü düşüyor. sıkıştırmaya çalışıyor, “Orada kaç Türk üssü var biliyor musunuz?” diyor. Güya Zebari’nin ülkesinin Türkler tarafından işgal edildiğini bilmediğini kanıtlayacak. Zebari, “Birincisi onlar üs değil, askeri karakol, ikincisi tabii ki kaç tane olduğunu biliyorum, çok…” deyip gülüyor. Yani “Herhalde bunu sana söyleyecek değilim” demeye getiriyor. (Belgeselde daha önce Türkiye’nin Irak’ta 130 karakol kurduğu söyleniyor zaten). Belgesel bir Türk, drone saldırısında nasıl da bir sivilin öldüğünü ağabeyinin gözyaşları içerisinde anlatarak devam ediyor. Kırk yıldır PKK terörü yüzünden ölen 40 bin Türk ve Kürt’ten bahis yok tabii.
Evet, bizim muhaliflerden sonra bir gerilen grup da PKK’nın Avrupa ve ABD’li sponsorları.
Irak’taki Kürtler bile terörsüzlüğü (siz PKK’sızlık anlayın) bizim kadar özlemiş. Yayın organları, bölgenin zirai ve turistik potansiyelinin nasıl da yükseleceğinden bahsediyor.
Ve bizim muhalefeti izledikçe aklıma hep Ömer Seyfettin’in “Piç” isimli hikayesi geliyor. Okuyan anlamıştır bağlantıyı da, okumayan o bahis de bu yazıya sığmaz, bir başka yazıya inşallah.