KRİTİK YAZ
Sadece sıcak değil aynı zamanda kritik bir yaz yaşıyoruz.
Gerçi bizde “Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz şu günler…” hiç bitmez
Ama bu kez kritik durumdayız.
Çünkü Özal’dan bu yana iki kez girişilen ve her seferinde akamete uğratılan terör sorununu çözme girişimimizin bu kez başarıya ulaşması için “iç cepheyi” (siz birlik ve beraberliğimiz anlayınız) sağlam tutmamız önemli. Zaten tam da bu nedenle girişimi yürüten Komisyonun adı “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”
Girişimin fiili başlatıcısı Sayın Bahçeli’nin “Türkiye'nin ağırlaşan hukuki davalardan süratle kurtulması, adaletin eksiksiz tecellisi sağlanmalıdır" uyarısı da bunu vurguluyor.
Son yıllarda adet olduğu üzere hemen Sayın Bahçeli’nin bu açıklamasının şifrelerini çözelim.
Yahu ortada şifre falan yok, diyor ki; şu belediyelerin yolsuzluk meselelerinin soruşturma kısmı bir an önce bitirilsin, konu tamamen yargıya devredilsin de siyasiler de vakit kaybetmeden “Terörsüz Türkiye” projesine odaklansınlar. Sayın Bahçeli zaten sürecin “sürüncemede kalması için uğraşanları” çok iyi biliyor ve demirin tavında dövülmesi gerektiğini hatırlatıp duruyor.
Bahçeli’nin çağrısı çok yerinde bir çağrı. Çünkü Türkiye bir yandan tutuklamalar sürerken bir yandan da terörsüz Türkiye projesine gereği gibi konsantre olamaz.
Tabi Sayın Özgür Özel de hemen uyarının “hukuki davalar” kısmına odaklanıyor ve "Devlet Bey'in çağrısı kıymetlidir. Adli tatilin bitmesiyle iddianame verilmeli ve yargılama safhasına geçilmelidir" diyor.
Yoksa Özel’in terörsüz Türkiye projesiyle pek ilgisi yok.
Elbette CHP’li belediyelere yönelik soruşturmalar CHP’nin birinci sorunudur, öyle de olmalıdır.
Ama Özgür Özel’in birinci sorunu esasen Ekrem İmamoğlu’nun durumunun, yani Cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağının bir an önce netleşmesidir. “Düğünde çok oynayana, cenazede çok ağlayana dikkat edeceksin” derler.
Özel İmamoğlu’nun tutuklu yargılanmasına herkesten fazla ağladı. Onun posta güvercini oldu. Oysa CHP tabanı da artık biliyor ki İmamoğlu ile ilgili iddiaların yüzde biri bile doğru olsa İmamoğlu projesi bitmiştir. Ama Özel hala partiyi İmamoğlu’na kilitliyor ve o hazin gün gelip de İmamoğlu’nun aday olamayacağı anlaşılınca yine en çok üzülen o olacak ve “çok üzülerek” CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olacak. Herhalde o da takip ediyordur ki şimdi bile kendisi İmamoğlu’ndan ve Yavaş’tan önde, birinci adaydır. Yani istiyor ki davalar bir an önce sonuçlansın da kendisi de önünü görebilsin.
Özel’in terörsüz Türkiye sürecini de kendi gündemine bağlayacağını söylemiştim. Nitekim daha komisyon başlamadan 25 kadar şart öne sürmüş, hiçbirinin terörle terörsüzlükle alakası yok. Tamamı CHP’li belediyeleri kurtarmak üzerine.
İlk işi de Şehit ve Gazi Dernekleri ile bir araya gelmek oldu. Aslında ne doğru bir karar, değil mi? Bu sürecin birinci dereceden muhatabı onlar değil mi? Onların rızası olmadan bu süreç yürür mü?
Peki, Özel onlara bu sürecin özellikle de onlar için başlatıldığını, artık daha fazla şehit vermemek için PKK’nın silahsızlandırıldığını, başkalarının da çocukları ölmesin diye bu sürece destek vermek gerektiğini mi anlattı?
Hayır, tersine “gizli saklı bir şeyler yapılmasın” diye Komisyona katıldıklarını söyledi. Daha baştan Komisyonun gizli saklı bir şeyler yapabileceğini ima ederek o insanları ikirciklendirdi.
"CHP, milletten gizli herhangi bir pazarlığın yapılmaması için, kimseden bir şey saklanmaması için, şehit aileleri ve gazilerin üzülmemesi için (…) Komisyonda yer alıyor. Bu komisyon, bu çerçevede çalıştığı taktirde o komisyonda bulunmaya devam edecek."
Yani CHP ilk fırsatta “gizli saklı işler yapılıyor, şehit ve gazi ailelerine ihanet ediliyor” bahanesini uydurup, bu milletin sinir uçlarına dokunarak Komisyonu terk edecek.
Şu cümleler Komisyon’u destekleyen cümleler mi sizce?
“Bu komisyon Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletin komisyonudur. Bu komisyon bir partinin komisyonuna dönüştürülmeye çalışılırsa çalışan yanlış yapar, ya sonunda geçen seferki gibi mahcup olur ya da tek başına o komisyonda oturur.”
“Geçen sefer” mahcup olan çözüm sürecini destekleyenler değildi. ABD’ye inanıp Suriye’de devlet kuracağını sanan ve Oslo’da masaya tekme atanlardı. O derece mahcup oldular ki kendilerini lağvetmek ve silah bırakmak zorunda kaldılar. Yani Sayın Özel’in önceki sürecin sonuçlarından da haberi yok.
“Komisyonda tek başına oturmaya” gelince, Komisyon bütün partilerin orantılı temsiliyle kuruldu, yani CHP Komisyondan çekilirse kapının önünde tek başına oturan kendisi olur.
Evet, Özel böyle görüyor Komisyonu.
Ve devam ediyor:
“Özgür Özel’in olduğu, Cumhuriyet Halk Partililerin olduğu hiçbir yerde, değil Cumhuriyet’in kolonlarını kesmek, kolonuna çivi çaktırırsak şerefsiziz"
Valla, kolon kesmeyi bilmem ama CHP’nin bu ülkeye bir çivi çakmadığını ve çakana da engel olduğunu yüz yıldır biliyoruz zaten.
“Tayyip üçlü ittifakın peşinde. Onu orada ne yalnız başına bırakacağız, istediği gibi at oynatsın ne de bu ülkenin kodlarıyla oynatacağız"
Evet, bu ülkede herhangi bir sorunu çözmeye çalışan kimseyi rahat bırakmayacağınız, hatta gerekirse takozluk edip engelleyeceğiniz tecrübelerle sabit.
Bu arada Özel’in “minik fare kükredi” havaları da sürüyor:
"Pabucumun TikTokçusu, böyle Dışişleri Bakanı olmaz!"
"Erdoğan kelime oyunu yapıyor. Lan sen tekme tokat kovuldun 31 Mart'ta."
Hasılı, bence CHP, Komisyon’a gölge etmesin başka ihsan istemez…
Öte yandan İtalya’nın prestijli gazetesi La Repubblica, 10 Ağustos 2025 günü şu başlıklı bir haber yayınladı:
“Ararat Merkezinde Kürt Direnişini Kutlamak Üzere Şarkılar ve Danslar Eşliğinde Bir Akşam”
Alt başlık: “PKK’nın İlk İsyan Eyleminin Yıl Dönümünü Kutlamak Üzere Girişim”
Yazı şöyle devam ediyor:
“PKK’nın Türk kuvvetlerine karşı ilk muharebesinin ilk direniş eylemini yöneten komutan Mahsun Korkmaz’ı anmak üzere müzik, kelimeler ve anılar...”
Yani PKK’nin Türk askerine ilk saldırısına övgü düzülüyor…
Bu nasıl bir müttefik? Bu nasıl bir askeri ortak, bu nasıl bir NATO partneri? NATO askerlerine saldırının yıldönümünü kutluyor. Ben de biliyorum Le Repubblica İtalya’nın resmi duruşunu sergilemiyor. Fakat, daha önce bugün en azından İtalyan basınında kutlanmazdı, şimdi tam da PKK’nın silah bıraktığı dönemde bu kutlamanın anlamını anlamamak için herhalde ahmak olmak gerek.
Yani PKK ve Kandil ikna olup silah bıraksa bile Avrupalı ve ABD’li sponsorları henüz silah bırakmak niyetinde değil.
İşte onun için hem sıcak hem de kritik bir yaz.