MONTE KRİSTO KONTU
İktidar çeyrek asrı devirmek üzere, Ali Mahir Başarır hala “Asacaaz! Keseceez!” modunda. Üstelik Başarır, muhaliflerin gözdesi.
Neden gözde?
Çünkü en yüksek tondan o konuşuyor, en çok o sağa sola çemkiriyor, en çok o hakaret ediyor.
Malum, bu da muhalif tebaanın muhalefet sandığı tek yöntem. Aşağısı kesmiyor.
Nitekim başlangıçta Özgür Özel’i de yeterince küfürbaz bulmadıkları için eleştiriyorlardı.
Şimdi Özel, motoru güçlü ama kaportası bu gücü taşıyamayan modifiye araçlar gibi basıyor gaza. Basıyor basmasına da bu kadar celali ne bünye kaldırıyor, ne cemal. Umarım muhalifler memnundurlar Özel üzerinde yaptıkları bu modifikasyondan.
Meclis yeni yasama yılına girdiğinde CHP’nin ilk icraatı, açılışın bir kısmına katılmamak oldu.
Eh, zaten CHP genetik olarak hiçbir şeye katılamamak ve mümkünse her şeyi önlemek gibi takoz bir yapıya sahip.
Yalnız bu Meclis toplantılarına katılmama olayını abartmasalar iyi olur.
Hatırlarsanız bir ara da ANAP ve Doğruyol partileri 367 Sabih’in aklına uyup Meclis'e gelmemişlerdi. Sonra, bir daha hiç gelemediler.
Halkın kaçaklara ne yaptığını hatırlamalarında fayda var.
Dünya birbirine girmiş; Ukrayna-Rusya, Hindistan-Pakistan, Çin-Tayvan ya savaşta ya kaosta. İsrail derseniz insanlığa savaş açmış durumda. Lübnan’ı, Suriye’yi, İran’ı ve Katar’ı kafasına göre bombalıyor. Gazze Auschwitz’in daha kanlı bir versiyonu halinde. Türkiye ise bu çölün ortasında kendince bir vaha kurma, terörü ve savaşı kapısından uzak tutma çabasında. Terörsüz Türkiye projesi ile kendine bir nefes alma alanı açmaya çalışıyor.
Ama hayır! Türk ve Kürt faşistler terör sürsün istiyor. Süreç oldukça kırılgan. Zücaciye dükkânına girmiş boğalarla uğraşıyor komite. Bütün bunlar karşısında muhalefetin tavrı ise içler acısı.
Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Irak ve Suriye ile Lübnan’daki görev sürelerinin uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) onaylandı. CHP elbette takozluk yaptı, “hayır” dedi. DEM’in tavrının zaten belli olmasına rağmen ben yine de “Terörsüz Türkiye” projesine verdiği destekten sonra DEM’in tezkereye ne diyeceğini bir nebze olsun merak etmiştim ama DEM de beni yanıltmadı. Keşke yanıltsaydı.
Kahraman askerlerimizin canla başla verdikleri savaş sonucu PKK unsurları ya yok edildi ya da yurt dışına çıkarıldı. Yetmedi, orada da peşlerine düşüldü. MİT parmak ısırtan nokta operasyonları ile Kandil kadrosunu muma çevirdi.
Hepimiz biliyoruz ki ülke içindeki bu huzur ortamının nedeni teröristlerin daha ülkeye girmeden durdurulabilmiş olmasından kaynaklanıyor. Tezkereler onları sınırı geçtikten sonra değil, sınıra yaklaşmadan durdurmak için çıkarılıyor.
Tabi Özel’in gündemi farklı. Yine Silivri’ye sufle almaya gitti. Çıkışta yine “İddiaların hepsi yalan, hepsi siyasi” dedi. Ortada rüşvet alan veren ve hatta para dahi olmadığını söyleyerek iddianamenin tamamını görmezden geldi.
Silivri’de elbette İmamoğlu ile de görüştü.
Eli boş gitmemiştir inşallah. Bir kitap olsun götürmüştür.
İmamoğlu’nun Silivri’de bir kitap kurduna dönüştüğünü (!) biliyoruz. Gerçi zamanında okumadığı kitaplardan diploma almış ama olsun. İmamoğlu’nun başucunda olduğuna inandığımız, dini metinler, Nutuk ve Nazım Hikmet külliyatı yanında bir de “Monte Kristo Kontu” yakışmaz mıydı?
Nerden çıktı şimdi bu “Monte Kristo Kontu” demeyeceksiniz herhalde.
Bu kitap önceki gün hapse giren Sarkozy’nin yanında götüreceğini söylediği iki kitaptan biri. İkincisi ise İsa Peygamber'in hayatını anlatan bir biyografi çalışması.
“Monte Kristo Kontu”nun konusu, düşmanlarının hazırladığı bir tuzakla suçsuz yere hapse atılan Edmond Dantés'nin 14 yıllık mahkûmiyetten sonra felaketine neden olanlardan intikam alması.
Kitap Sarkozy için olduğu kadar İmamoğlu için de manidar olabilir. Hem ne de olsa Avrupa ile “aynı sayfada” olmayı sever İmamoğlu
Bence Özel bir sonraki ziyareti için düşünmeli bu hediyeyi, zaten arayı fazla da açacağını sanmam…
(Bu arada hatırlatalım, Monte Kristo Kontu’na tuzak kuran Tepedelenli Ali Paşa değil, kendi siyasi rakipleridir.)