ÖRGÜTÜ FESHETTİLER AMA…

Serkan Kalemciler
Serkan Kalemciler

Hiçbir zaman hiçbir sorunu çözmezler, çözülmesine de izin vermezler.

Çözmek isteyenin paçasına saldırırlar, engel olurlar. 

Kürtlerle ilgili bir şey yapılmak istense hemen karşı çıkarlar.

Kıbrıs’la ilgili bir çözüm önerilse anında direnirler.

Ermeni soykırımı iddiası konusunda bir şey yapılmak istense hemen ezber tekrarlarlar.

Türkiye’nin kronik sorunları bunların zevkidir.

Sorunlar olmadan yaşayamazlar, bir tanesi çözülecek olursa kahırlarından ölürler. 

Üstelik aynı temcit pilavını yıllardır ısıtıp ısıtıp koydukları için tutarlıymış gibi gözükürler.

Güya “pozisyonlarından taviz vermezler”

Oysa bir pozisyonları yoktur, pozisyon sandıkları çözümsüzlüktür, çözümsüzlükten beslenirler.

Sayın Bahçeli’nin öncülük ettiği ve Sayın Cumhurbaşkanımızın desteklediği “Terörsüz Türkiye” projesinin gelinen son aşamasında PKK/KCK, kongresini topladı. Henüz bir açıklama yapılmadı ancak örgütün kendini feshetmesi bekleniyor. (Bu arada Sayın Bahçeli’yi bu ülkede kendini solcu diye pazarlayan gerçek faşistleri iyot gibi açığa çıkaran bu tarihi kararından dolayı bir kez daha tebrik ediyorum).  

Kuşkusuz bu noktaya bir günde gelinmedi. Önceki çözüm süreci tek taraflı olarak akamete uğratılınca, uzatılan barış eli ısırılınca Türkiye demir yumruğunu gösterdi. 

Bir zamanlar maddi durumları elverdikçe dağda birkaç bin terörist besleyebilen, 100'lük hatta iki 200'lük gruplar halinde karakol basabilen PKK, bugün dağda 100 kişiyi bile toplayamaz hale geldi. Kırk yıldır sürdürülen “düşük yoğunluklu savaş” tiyatrosuna bir son verildi. 

Yani PKK kendini durup dururken feshetmiyor, sadece geldiği noktayı ilan ediyor. Yoksa hala Suriye’de, Irak’ta yuvalanabilse kuyruğu indirmezdi. 

“Madem örgüt zaten bitmiş, öyle ise bu feshe ne gerek var?” diyeceksiniz.

PKK’nın kendini feshetmesi tamamen simgeseldir ama oldukça da önemlidir.

Örgüt bizim gözümüzde her zaman bir çapulcu sürüsüydü

Ama hem kendi sempatizanları hem de Batılı sponsorları gözünde “direniş örgütü” olarak görülüyor, güya “devrimci halk savaşı” başlatabiliyordu.

Şimdi bu terör örgütünün bizzat kurucusu tarafından feshedilmesi örgüt için çok büyük bir prestij kaybı olacaktır. Ayrıca “silah bıraktığını” da ilan edecektir. Dolayısıyla bundan sonra birileri hala aymazlık edip sağa sola saldırırsa bunu örgüt adına yapamayacak, onun siyasi bagajından (sempatizanları ve Batı gözündeki prestijinden) yararlanamayacaktır. 

Böyle birkaç marjinal haydut çıkar mı? Elbette çıkabilir. Sağda solda münferit intihar saldırıları düzenleyebilirler mi? Düzenleyebilirler. (En son üstlendikleri TUSAŞ saldırısı böyle bir girişimdi) 

Geriye kalan “kılıç artıkları” adı PKK olmasa da başka baş harfli örgütler kurabilirler mi?

Kurabilirler tabii ama hiçbirisi kendisinin feshetmiş bir örgütün devamı olduğunu söyleyemeyecektir ve izole olarak başlattıkları girişimler anında bastırılacaktır. 

Sahadaki sonuçları bir yana, bu feshin siyasi anlamı Türkiye için çok önemlidir. DEM artık sırtını Kandil’e, PYD’ye dayayamayacak, Türkiye partisi olmak zorunda kalacaktır. Kürt vatandaşlarımız da bölgede PKK baskısı olmadan özgürce oy kullanabileceklerdir. 

Barışın düşmanı çoktur. Önceki gibi bu süreci de zehirlemeye çalışanlar vardır. Bunların bir kısmı Kandil kaynaklıdır ve anlaşılabilir, çünkü kendi varlık nedenleri ortadan kalmaktadır. Öcalan daha bildirisini yazar yazmaz Kandil baronları ayak sürümeye, ipe un sermeye başlamışlardır.

Diğer bir kısmı hala bir Kandil olduğunu zanneden yurt içindeki aymazlardır, bu da anlaşılabilir. Siyasi perspektifleri, endoktrine edilişleri (beyinlerinin yıkanmış olması) bunu gerektirir. 

Fakat asıl anlaşılmaz olan, bu süreci sözüm ona “milliyetçilik” adına zehirleyenlerdir.

Güya Bahçeli Kürt yanlısı olmuştur, Apo salıverilecek, PKK’lılar da hapisten çıkarılacaktır. 

Bu izansız algı çalışmasını yapanlar elbette ne yaptığını biliyor ama asıl sorun buna inanan eblehlerde.

İşte yazının başında bahsettiğim istemezükçü ezikler bunlar.

Hiçbir zaman hiçbir sorun çözülmesin ki daha yıllarca ağlaşabilsinler.

Ayrıca bir şey çözülecekse lütfen bunu AK Parti yapmasın…

Birçok ilkin yanında Türkiye, AK Parti döneminde ilk kez savaş gemisi ihraç etti. Şu anda Türkiye eş zamanlı olarak 31 farklı savaş gemisinin inşa faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye 34 ülkeye SİHA ihraç etti. 

Yabancı basın defalarca yazdı, “Türkiye dünyadaki savaş teknolojilerini değiştirdi”

Ama bunların hiçbirini o eziklerin gazetelerinde, TV kanallarında, internet sitelerinde göremezsiniz. Çünkü Türkiye’nin herhangi bir sorununu çözmesi bunları kedere boğar. Ya AK Parti bir de terörsüz Türkiye’ye imza atarsa… Hamam böcekleri gibi sırtüstü yatıp, tepine tepine kahırdan ölürler…

40 yıldır faaliyet gösteren terör örgütünün kendini feshetmesi hassas ve zor bir süreçtir. Bunun örneklerini IRA ve ETA’da gördük. Üstelik biz bunlardan farklı olarak PKK’dan hiçbir şart öne sürmemesini bekliyoruz, sürerse süreç biter. Bu süreci baltalamaya kalkacaklar elbette çıkacaktır. Sırf süreci akamete uğratmak için “silahlarını getirip elimize teslim etsinler bir de elimizi öpüp özür dilesinler, ‘ben ettim sen etme desinler’” diyen dangalaklar çıkacaktır. Köşelerinde yine “Örgütü feshettiler ama… Silah bıraktılar ama…” diye karın ağrılarını gidermeye çalışacaklardır. Zaten 20 yıldır bu “amaları” “fakatları” bir bitemedi.  

Bu süreç zor ve hassas bir süreç. Karşılıklı dikkat gerektiriyor. Siyasi sabotajcılarla mücadele etmek dağdaki üç beş haydutla mücadele etmekten çok daha zordur. 

Bu iş ya amasız fakatsız çözülür ya da Türkiye kendi “terörsüz” versiyonunu kendisi yaratır.