RİSK ALMAK

Serkan Kalemciler
Serkan Kalemciler

Sayın Kılıçdaroğlu bozuk saat gibi zaman zaman ve rastlantısal olarak doğruları gösteriyor.

Fakat geçmişteki tutarsızlık listesi bu kadar yüksek olmasaydı, son söylediklerinin altına her aklı başında CHP’linin imza atması gerekirdi.

Ne diyor Kılıçdaroğlu?

“CHP üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz. Derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir”

Şimdi, CHP’nin yolsuzluk iddiaları ile yol alıp alamayacağı konusuna hiç girmeyelim, konu “Havuz – Yavuz davasına” kadar gider. Üstelik CHP onun üzerine epey de yol almıştır.

Ama “… derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir” kısmına karşı çıkmak pek mümkün değil. Tabii Sayın Özel gibi, CHP belediyelerinin zaten sütten çıkmış ak kaşık olduğunu ve arınmaya ihtiyacı olmadığını iddia edecek kadar uçmuyorsanız…

Şunu hemen söyleyelim Kılıçdaroğlu’nun kaygısı CHP’nin yerel yönetim yolsuzlukları ile ilgili değil, aynı yolsuzlukların kendisini de vurması, pavyonda delege kafalayanların kendisini CHP başkanlığı koltuğundan kaydırması ile ilgilidir. Çünkü bütün bu yolsuzlukların önemli bir kısmı onun başkanlığı zamanında olmuştur. “Rüşvet çarkının müteahhitleri” onun zamanında da vardı ve kendisi bir kez bile “Yahu ne oluyor?” dememişti.

Elbette Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı 28-30 Kasım 2025 tarihlerinde gerçekleştirilecek, genel başkan ve üst yönetimin seçileceği, partinin tüzük ve siyasi rotasının belirleneceği Cumhuriyet Halk Partisi 39. Olağan Kurultayı'na yönelik “laf sokmalardır”

Bunun sonuçlarını hafta sonu göreceğiz.

Fakat Kılıçdaroğlu’nun asıl ciddiye alınması gereken açıklaması İmralı Heyeti ile ilgili olandı, dedi ki:

"CHP, Orta Doğu'da tökezlememizi bekleyen İsrail ve Amerika belasını bertaraf etmek ve devletin âli menfaatleri için sürecin içinde olmak zorundadır. Risk almalıdır ve konuya siyaset üstü bakarak elini taşın altına koymalıdır.”

Yani “CHP İmralı Heyeti'ne delege vermeliydi” diyor.

Bu, esasen CHP’nin en derin, en eski yarasıdır.

CHP Kürtler karşısında tarihin doğru yerinde durmuş mudur?

Zaten bugün bu büyüklükte bir sorunumuz olmasının nedeni bunun cevabının yüz yıldır “hayır” olmasıdır.

CHP’nin “Terörsüz Türkiye” karşısındaki tavrı çok önemlidir. Çünkü Türkiye Kürtler konusunda 100 yıldır onun çizgisini (inkâr ve güvenlik) takip etmiştir ve gelinen yer ortadadır. Dolayısı ile CHP dışındaki yaklaşımlar da ona alternatif oldukları için en az onun kadar önemlidir.

Nasıl ki tek parti CHP’sinin dışındaki her siyasi parti demokrasiye doğru bir adım olduysa, yıllar içinde bizi çıkmaza sokan bu politikaya karşı alternatifler de demokratikleşme yönünde atılmış adımlar olmuştur.

Ancak Türkiye tarihinde bu konuda elini taşın altına ilk koyan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Şimdi ise eski bir CHP Genel Başkanı, CHP’yi “risk almaya” ve “konuya siyaset üstü bakarak elini taşın altına koymaya” davet etmektedir.

CHP’nin istikamet çizen bir parti olduğunu söylemekte ve Kürtler konusunda yeni bir istikamet önermektedir.

Bu, CHP için önemli bir çağrıdır.

CHP bir adım ileriye gidecek ve artık sürdürülmesi imkânsız takıntılarından kurtulacak mıdır, yoksa geçen yüzyılda, hatta bin yılda mı kalacaktır?

Öte yandan ben inanıyorum ki AK Parti bize nasıl ki bir şeriat sorunumuz olmadığını göstermişse, bir bölünme sorunumuz olmadığını da gösterecektir.

Bölücülere rağmen

@kalemciler