- Genç kızların tehlikeli ve sabıkalı partnerleri çekici bulmasının arkasında ergenlik döneminde heyecan arayışı, sosyal medya, dizi karakterleri ve akran baskısı gibi faktörler var.
- Uzman Psikolog Ayben Ertem, bu eğilimi etkileyen nedenleri değerlendirerek aile ve eğitimcilerin bilinçlendirici eğitimlerle bu eğilimi önlemede kilit rol oynayabileceklerini belirtti.
- Ayrıca, olumlu rol modeller ve akran liderliği gibi okul programlarıyla, sağlıklı ilişki normlarının teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı.
Son yıllarda özellikle genç kızların, sabıka kaydı ya da riskli geçmişi bulunan erkeklere ilgi göstermesi dikkat çekiyor.
Sosyal medyada, dizilerde ve günlük hayatta sıkça karşılaşılan bu tehlikeli profiller, genç kızların partner seçiminde etkili olabiliyor.
Uzman Psikolog Ayben Ertem, bu eğilimin arkasında yatan nedenleri ve olası riskleri değerlendirdi.
“KISA VADELİ MACERA ARAYIŞINA HİTAP EDER”
Bu eğilimin altında yatan temel psikolojik eğilimleri değerlendiren Ayben, şu ifadelere yer verdi:
Genç kızların sabıka kaydı ya da riskli geçmişi olan erkeklere ilgi duymasında birkaç psikolojik dinamik öne çıkar. Birincisi, “yaygın karanlık kişilik özellikleri” (örneğin, impulsiflik, kural tanımama, dürtüsellik) kısa vadeli “heyecan, yenilik, macera” arayışına hitap eder, bu özellikle ergenlik, genç yetişkinlik döneminde dopaminerjik ödül sisteminin devrede olmasıyla uyumlu bir durumdur.
“TEHLİKELİ NİTELİKLERİ ROMANTİKLEŞTİRMEYE YOL AÇABİLİYOR”
İkincisi, bazı bireylerde bağlanma örüntüleri (kaygılı ya da güvensiz bağlanma tarzı) “mesafeli ve erişilmez” partnerleri çekici kılabilir; bu da kontrol edilemezlik, uzaklık, “zor” olma gibi tehlikeli/çekici nitelikleri romantikleştirmeye yol açabilir.

“RASYONEL DEĞERLENDİRME İLE DUYGUSAL ARAYIŞ ARASINDAKİ ÇELİŞKİYİ TETİKLER”
Üçüncüsü, kültürel ve bilişsel düzeyde bazı romantik mitler (örneğin “aşk her şeyi değiştirir”, “kıskançlık sevgidir”) bu tip tehlikeli bireylerin davranışlarının aslında sevgi göstergesi olduğuna dair algıyı besleyebilir. Bu dinamikler, rasyonel değerlendirme ile duygusal arayış arasındaki çelişkiyi tetikler.
“BU EĞİLİM EN ÇOK ERGENLİK DÖNEMİNDE ÖNE ÇIKAR”
Bu tarz partnerlere yönelme eğiliminin ergenlik döneminde daha belirgin olduğunu söyleyen Uzman Psikolog Ayben, nedenlerini şöyle aktardı:
Bu eğilim en çok ergenlik dönemi (özellikle orta ergenlik (14–17 yaş) ve erken dönem genç yetişkinlikte öne çıkar. Çünkü ergenlikte ödül ve heyecan arayışı güçlüdür, beyin hâlâ gelişim aşamasındadır; dürtü denetimi ve gelecek odaklı değerlendirme yetisi nispeten zayıftır. Ek olarak, bu yaşlarda akran grupları ve akranların normları gençlerin davranışlarında çok etkili olur; bu da riskli davranışlardan hoşlanma, “tehlikeli” partnerlere yönelme olasılığını artırır.

SOSYAL MEDYA, DİZİ VE FİLM KARAKTERLERİ BU FİGÜRLERİ ROMANTİKLEŞTİRİYOR
Sosyal medya, dizi ve film karakterlerinin, tehlikeli erkek figürünü romantikleştirdiğini belirten Ayben, şöyle devam etti:
Popüler kültür bazen kıskançlık, kontrol, asi/kuralları çiğneme gibi “tehlikeli” özellikleri romantik, tutkulu, yakışıklı ve karizmatik figürler aracılığıyla idealize edebiliyor. Bu temsiller, özellikle ilk ilişkilerini kuran gençlerde “kırmızı bayrak” olarak değerlendirilebilecek davranışları normalleştirebilir. Dolayısıyla, bu kültürel kodlar bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde gençlerin partner seçiminde tehlikeli karakterleri daha çekici görmesine yol açabilir.
“ARAŞTIRMALAR AKRAN BASKISI İLE RİSKLİ DAVRANIŞLAR ARASINDA ANLAMLI BİR İLİŞKİ BULMUŞTUR”
Ayben; bu tarz eğilimlerde arkadaş çevresi ve sosyal baskının da etkili olabileceğini belirterek şunları kaydetti:
Araştırmalar, akran baskısı ile riskli davranışlar arasında (sigara, madde kullanımı, okuldan uzaklaşma vb.) anlamlı bir ilişki bulmuştur. Aynı zamanda, gençlerin zamanlarının büyük bölümünü geçirdikleri akran grupları, norm ve davranış beklentileri oluşturur; bu normlara uyum sağlama isteği gençleri riskli davranışlara ve bu tip partner tercihlerine yönlendirebilir.

AİLE VE EĞİTİMCİLERİN ROLÜ
Ayben, bu tarz eğilimlerin önlenmesinde aile ve eğitimcilerin kilit bir rol oymadığını belirterek, “Öncelikle, romantik mitleri, kıskançlık tutku, asi/tehlikeli olmanın çekiciliği gibi sorgulayan ve eleştiren bilinçlendirici eğitimler, okulda ya da evde sunulmalı. İkinci olarak, akran / arkadaş grubu etkilerini yönetmek için okul ortamlarında akran liderliği, akran arabuluculuğu ve güvenli ilişki atölyeleri gibi programları uygulanmalı; bu sayede riskli normlar kırılabilir, sağlıklı ve saygılı ilişki normları yerleşebilir.
Okullarda doğal olarak sosyal etkisi yüksek olan gençler (popüler, sözü geçen, akranlar tarafından saygı gören) olumlu rol modeller olarak seçilip eğitilebilir. Bu gençler çevrelerindeki grup içinde şiddet, riskli ilişkiler, şiddet içermeyen, saygılı ilişki normlarını yaymaya çalışır. Araştırmalar, bu tip peer-led müdahalelerin (zorbalık, madde kullanımı, riskli cinsellik) azalmasında etkili olduğunu gösteriyor.
Aileler ayrıca çocuklarının arkadaş çevresi, buluşma sıklıkları, neler öğrendiği, dijital iletişimleri üzerinde makul denetim ve rehberlik sağlamalı; ancak bu rehberlik; baskıcı, yasaklayıcı değil, açık iletişim ve empati temelli olmalı." dedi.