Hülya Avşar’a teşekkür mü edeceğiz?

Sevda Türküsev
Sevda Türküsev

Malumunuz Hülya Avşar yaklaşık bir yıl önce YouTube kanalında, bir sosyal medya platformunda vücudunu sergileyerek para kazanan Merve Taşkın’ı konuk etmişti. Programın neredeyse yüzde 99’unda, Merve Taşkın sanki bir başarı sembolü veya bir genç kızın başarı hikayesiymiş gibi işlendi. Programın sadece 10-15 saniyelik bir bölümünde “Tabii özendirmiyoruz, ne ben ne sen bunu yapmıyoruz. Mecburiyetten bu duruma gelinmiş.” diyebilmişler.

“Mecburiyet”; o mecburiyete geleceğiz birazdan.

Neyse bu sözleri de muhtemelen bunu kulağından uyarı aldığı için eklemiştir diye düşünüyorum.

Tabii bu programı biz gündeme getirdik ve üstüne gittik ve çok ses getirdi. Bir vatandaş bu konuda suç duyurusunda bulunmuş.

Hülya Avşar ve Merve Taşkın hakkında fuhşa teşvik, müstehcenlik, suçu övme ve halkı aşağılamaya yönelik ifadeler nedeniyle savcılığa suç duyurusu yapılmış oldu.

Tabii bu da çok ses getirdi ve bana göre de bunu kim yaptıysa kendisine çok çok teşekkür ediyorum.

Gelelim şu mecburiyetlere!

Programdan bir kesit;

Hülya Avşar: Eskortluk yaparken para kazanıyor musun?

Konuk: Evet

Avşar: Bu yaptığın gerçek bir özgürlük. Sana saygı duyuyorum. Helal olsun diyorum sana.

Hülya Avşar’ın programının içinde Merve Taşkın’a söylediklerinden bazıları;

Kimse seni yargılamıyor Bence yargılanacak bir şeyin de yok.

Kesinlikle senden ders alıyorum.

Ben sana sevgi ve saygı duyuyorum.

Helal olsun diyorum.

Öyle bir konuşuyorsun ki takdire şayan.

Bunlar sadece programın içinden bazı kesitler. Vücudunu sergileyerek sosyal medya platformunda para kazanan ve programına gelirken giydiği kıyafetle adeta vücudunu teşhir eden bir konukla arasında geçen diyaloglardan bazıları.

Takdir etmek var, yaptığı şeyin yargılanmayacak bir şey olduğunu söylemek var, kendisinden ders aldığını söylemek var, helal olsun diyor ama yaptığı açıklamada resmen dediğim gibi aklımızla dalga geçiyor.

Aslında sadece aklımızda dalga geçmiyor: Değer yargılarımızı, maddi manevi etik olan her şeyin adeta üstüne basıp zıplıyor. Bir de kendini neredeyse kahraman ilan edecek.

Bakalım o ne demiş;

"Ortada bir özendirme değil, tam tersine bir uyarı vardır. Bu nedenle asıl beklediğim şey teşekkürdür."

Nasıl bir uyarı acaba?

Programın tamamını izleyen bir kadının ve özellikle bir genç kızın özendirmekten farklı olarak nasıl bir uyarı algıladığını düşünebilmiş!

Yani netice ile ters algıyla olaydan sıyrılmaya çalışıyor!

Mesela neyi uyarmış programda?

“Helal olsun sana” derken neyi kastetmiş?

Karşımızda yaptığı işten pişmanlık duyan birisi yok, mecburiyetten yaptım diyor.

Peki mecburiyet ne; lüks bir hayata erişebilmek için vücudunu sergilemek satmak hatta eskortluk yapmak.

Mecburiyete bakar mısınız!

Hülya Avşar’ın açıklaması, sanki karşısında ekmek parasını kazanmak için kıt kanaat yaşayan bir kişi kötü yola düşürülmüş yani bu işi yapmaya itilmiş bir profil gibi olmuş.

Ortada zorla bir iş yaptırılan ya da bunu yapmaya zorlanan birisi yok. Garsonluk, işçi olup bir yerde çalışıp ekmeğini kazanmaya çalışan zihniyette birisi yok!

Bir sürü genç kızımız var, ekmek parası için sabahtan akşama kadar çalışıyorlar. Merve Taşkın niye ekmek parası için bunu tercih etmemiş?

Çünkü o lüks bir hayat istiyordu ve bu lüks hayata erişebilmek için bu gayri ahlaki durumu tercih etti!

Bugün namusuyla bütün gün asgari ücrete ya da daha üstüne çalışan genç kızlarımız, lüks bir hayat istemedikleri için mi öyle bir çalışma şartlarını kabul ediyorlar? Herkes lüks bir hayatı olsun ister ama ona nasıl sahip olup olunmaması önemli.

Mecburiyet dediği şey lüks bir hayata sahip olabilmek!

Sadece programın bu bölümü bile genç kızlara “Mecbur kalırsanız yani lüks bir hayatı elde etmek için mecbur kalırsanız bu işi yapabiliriz” algısı veriyor. Bunu programı yapanın direkt söylemesine gerek yok, ekrandaki genç beyinler bunu böyle algılar. Hepsi algılamasa bile bir tanesi bile algılasa büyük kayıp.

Kalkmış bir de aklımızla dalga geçiyor, üstüne bir de teşekkür bekliyor.

Ama o da haklı; bu zamana kadar gerek özel hayatı gerek sansasyonel filmleri, söylemleri hep teşekkür mahiyetinde ona geri dönmüş.

Belli bir kitle, Hülya Avşar ne yaparsa yapsın haber olduğu için veya bir şekilde Hülya Avşar olduğu için ona hiçbir şey söylenmemiş.

60 yaşına gelmiş bir kadın olmasına rağmen ve yetişkin olmasına rağmen o bile kendi yanlışlarının bir kesim tarafından ya görülmemesi ya da normalleştirilmesini o kadar benimsemiş ki bence kendi de yaptığının gerçekten yanlış olduğunu düşünmüyor olabilir.

Yani Hülya Avşar bu konuda geçmiş travmatik deneyimlerinden dolayı kendini gerçekten çok doğru görüyor olabilir. Veya ha bu işten nasıl sıyrılırımın hesabını yapıp, böyle bir açıklama yapmış olabilir.

Fakat işte Hülya Avşar hayatımıza girdiğinden beri bir şekilde yanlış da yapsa onlara hiçbir şey olmuyor. Sadece birisine hiçbir şey olmuyor demek yanlış, bunların hiçbirine gerçekten hiçbir şey olmuyor.

Netice itibari ile para kazanıyorlar, ünlü oluyorlar böyle programlar yapıp, karşılığında ne hukuki bir yaptırım alıyorlar ne de toplum karşısında bir tepki ile karşılaşmadıkları için onlar da diyor ki yolumuza devam!

Onlar zengin olurken ve ünlü olurken normal vatandaş, bu algılarla maalesef gerek ahlaki gerek değer yargıları olarak fakirleşiyor hatta birçoğu ziyan oluyor.

Ama bunları alkışlayanlar veya bunları normalleştirenler şunu bilmiyor galiba; emin olun siz alkışlıyorsunuz ya hiçbiriniz onların umurlarında değilsiniz.

Ona dokunmayan Merve Taşkınlar bin yıl yaşasın kafasındalar!

Bu kızı programına çıkartıp, ha bir de teşekkür bekliyor!

Nasıl bir ego ve nasıl bir kibir ve nasıl bir duyarsızlık umursamazlık!

Teşekkürü değil daha ağır lafları hak ediyor ama biz de kendi edebimizden ve üslubumuzdan zaten o ağır lafları söylemeyi kendimize yakıştırmayız! Yoksa hepimiz kötü yönlendirmeyi ya da hakareti biliyoruz ama biz düzgün yönlendirme ve düzgün konuşarak eleştirme hakkımızı kullanıyoruz!

Ha teşekkür eden olur mu, yani olmaz diyemem!