Bir Köy Var Uzakta… Gitmesek Mi?
Büyükşehirlerin her sabahında, üst üste gelen korna sesleriyle uyanıyorsun.
Simit çok para, trafikte iki saat, apartman duvarlarının arası 10 santim.
Ve buna rağmen hâlâ burada yaşamak için sebepler buluyoruz.
Neden?
Kimimiz kariyer diyor, kimi çocuk okutmak, kimi ise sadece mecburiyet.
Ama gerçek şu: Hepimiz hayatta kalmaya çalışırken, yaşamayı unuttuk.
Şehirde çıplak kalmış bir ruh hali var.
Doğal olmayan ama zorunlu bir hayat sürüyoruz.
Ve bunu kanıksamışız.
Yorgunluk, mutsuzluk, yalnızlık artık haber sayılmıyor.
Zaten herkes öyle.
Toprağın dili unutuldu. Köy nostaljisi yapmıyorum. Hakikaten büyükşehirler insan fıtratına ters bir hal aldı.
Halbuki ilçe ve köylerde de kaliteli bir yaşam sürebilirdik. Köylerde sorunlar yok mu? Elbette var. Ama şehirlerde daha büyükleriyle uğraşmayı göze alabiliyoruz.
Çünkü küçük yerlerdeki sorunları çözmek yerine şehirlere taşıdık.
Köyde, zaman akmaz; yaşanır.
İnsan, doğayla bir yarışta değildir.
Toprak kazandıkça, sen de kazanırsın.
Yağmurun sesini duyar, rüzgârın dilini öğrenirsin.
Ve ilginçtir, köyde hiç yaşam koçuna ihtiyaç duymazsın.
Şehirde ise her gün kendine şu soruyu sormazsan eksik kalırsın:
“Ben neden hâlâ buradayım?”
Ama aynı sorunun cevabını düşünmek bile huzursuz eder.
Çünkü cevap çoğu zaman:
“Alışkanlık.”
Film Önerisi: The Straight Story (1999, ABD)
IMDb: 8.0
David Lynch’in belki de en sade ama en derin filmi.
Yaşlı bir adam, hasta kardeşiyle barışmak için bir çim biçme makinesiyle eyaletler arası bir yolculuğa çıkar.
Film yavaş akar ama tam da bu yüzden etkiler.
Doğayla, insanla ve geçmişle barış temaları üzerine kuruludur.
Bize şunu hatırlatır: Bazen en doğru yol, en yavaş olandır.
Dizi Önerisi: Clarkson’s Farm
IMDb: 9.0
Ünlü otomobil programı Top Gear ve The Grand Tour ile tanıdığımız Jeremy Clarkson, bu kez bir traktörün direksiyonuna geçiyor.
İngiltere’nin Cotswolds bölgesinde devraldığı çiftliğini işletmeye karar veriyor.
Ama mesele sadece tarım değil. Bu, bir şehir insanının doğayla, toprakla, sabırla ve kendi sınırlarıyla imtihanı.
Her bölümde hem gülecek hem de düşüneceksiniz:
Bir traktör almanın nelere yol açabileceğini, yağmurun ekinler üzerindeki tiranlığını ve bazen “çalışmanın” bile yetmediği bir hayatı…
Clarkson çiftçiliği beceremiyor belki ama biz de metropollerde yaşamayı beceremiyoruz, sadece alıştık.
Son Söz: Bir Bahane Ararsan Kalırsın
Büyük şehirde yaşamak zordur.
Ama bazen bu zorluğu, “değerli” sandığımız bir amaçla örtüyoruz.
Oysa toprağın üstünde yaşamak, toprağın altında çürümekten iyidir.
İster İngiltere’nin kırsalında ister Anadolu’nun taşra köyünde olsun, doğanın sabrı, bize kendi sabrımızı öğretiyor.
Bu hafta toprağın sesiyle düşünün. Asfaltın değil, çakıl yolun sesine kulak ver.
Bir gün vakit bulursan değil,
Bir gün cesaret bulursan köyde yaşamayı dene.
Belki internet yavaş olur ama gökyüzü daha hızlı açar.
İyi seyirler…