Darbeci Akın Öztürk'ün ifadesi
ensonhaber.com

Darbeci Akın Öztürk'ün ifadesi

15 Temmuz gecesi darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü'nde yaşananlara ilişkin 486 sanık hakkında açılan davada, kanlı girişimin askeri kanadının bir numarası iddiasıyla yargılanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk savunma yaptı.

"KEŞKE OPERASYONLARDAN BİRİNDE ÖLSEYDİM"

Diğer sanıklar gibi hakkındaki suçlamaları inkar eden darbeci Öztürk, "Keşke bu operasyonlardan birinde ölseydim de bugün bu haksız suçlamayla karşı karşıya kalmasaydım. Bu dönemde darbe olmaz. Halkın destek vermediği hiçbir darbe başarıya ulaşmaz" ifadelerini kullandı.

"PARTİGÖÇ İLE TEMAS ETMEDİM"

Olayın içeriğini öğrenmek için koruma ekibine Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı harekat merkezlerini aramaları yönünde talimat verdiğini anlatan Öztürk, "Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezine ulaşamayınca Genelkurmay Başkanlığı Harekat Merkezini arattırdım. İlk aramada cevap veren olmayınca ikinci ve üçüncü kez aynı merkezi arattım. Son kez arattığımda telefona çıkan binbaşı, Keskin'e kendisinin konu hakkında bilgi veremeyeceğini, soyismi Partigöç olan bir generalle görüşmemiz gerektiğini söyledi. Bu kişiden Partigöç'ün telefon numarasını alarak Keskin'e arattırdım. Telefona çıkan şahıs, Partigöç'ün emir subayı olması lazım, Partigöç'ün yanında olmadığını, komutanın Akıncı Üssü'ne götürüldüğünü beyan etmiş. Ben Partigöç ile temas etmedim." diye konuştu.

ABİDİN ÜNAL ARADI İDDİASI

Saat 23.30 sularında Orgeneral Abidin Ünal'ın kendisini arayarak, "Abi Ankara'da uçaklar uçuyormuş, havalanmış. Sen Ankara'dasın üsse geçip bir bakar mısın? Bana bilgi verir misin?" demesi üzerine Akıncı Üs Komutanlığını aradığını belirten Öztürk, şöyle devam etti: "Telefona yanılmıyorsam Kubilay Selçuk çıktı. Bana, 'Komutanım operasyon var.' dedi. Ben de 'Ne operasyon?' diye sordum. Selçuk'un, 'Komutan da burada sizi bekliyor' demesi üzerine, 'Tamam' diyerek üssün lojmanlar bölgesinden karargah bölgesine geçtim. Üs bölgesinde beni karşılayan kimse yoktu. Karargah binasının önünde silahlı ve maskeli kişilerce karşılandım, etrafım çevrilerek üs karargahına götürüldüm. Oraya gidince içeride Kubilay Selçuk, Ömer Faruk Harmancık, Mehmet Dişli diyeceğim ama Dişli biraz sonra geldi, bunlar vardı. Doğruca Hulusi Akar'ın yanına gittim. 'Hayırdır komutanım?' diye sorunca, komutanın, odada bulunanları göstererek bana, 'Bunlar bu işi yaptılar. Bunlarla konuş, bunları ikna et. Bunlar darbeye kalkıştı' demesiyle konuya vakıf oldum. Bu sırada odadakiler buradan ayrıldı."

Genelkurmay Başkanı Akar'ın talimatıyla darbecileri ikna etmek ve olayları önlemek amacıyla darbecilerin bulunduğu 143. Filo'ya geçtiğini öne süren Öztürk, burada Kubilay Selçuk ve Ömer Faruk Harmancık'ı gördüğünü, onlara bu işin yanlış olduğunu, kabul görmeyeceğini anlattığını ancak bu kişilerin kararlı olduğunu anlayınca geri döndüğünü iddia etti.

"KARARLILIKLARINI NASIL ANLADINIZ"

Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın "Bu kişilerin kararlılıklarını nasıl anladınız?" sorusu üzerine Öztürk, "Ömer Faruk Harmancık, 'Arkamızda durulsaydı başarılı olurduk' falan, buna benzer şeyler söyledi." diye konuştu.

Öztürk, bu sırada emir subayından can güvenliği endişesiyle bir üniforma istediğini, kendisine ait olmayan bir üniforma getirildiğini belirterek, "Ben hazırlıklı değilim. Bir üniforma bile getirmemişim. Bu da benim hazırlıksız olduğumu gösteriyor." dedi.

Darbecileri ikna etmek için 3-4 kez daha yanlarına gittiğini savunan Öztürk, etrafta silahlı komandolar bulunması nedeniyle darbecilere karşı sert bir üslup kullanamadığını, sakin, mülayim, yatıştırıcı bir üslupla darbecileri iknaya çalıştığını öne sürdü.

Gecenin ilerleyen saatlerinde darbeciler ikna olmaya başlayınca durumu Orgeneral Akar'a arz ettiğini savunan Öztürk, bunun üzerine, Genelkurmay Başkanı Akar'ın Başbakan Binali Yıldırım ile telefonla görüştüğünü, ardından Mehmet Dişli ile helikopterle Başbakanlığa geçtiğini, kendisini de "Akın, sen biraz daha bekle. Bunları ikna et" diyerek üste bıraktığını söyledi.

BACAĞINDAN YARALANDI

Komutanın daha sonra kendisini aramadığını dile getiren Öztürk, helikopterle Başbakanlığa geçmeye çalıştığını, ikinci denemede helikopterin ateş aldığını ve bacağından yaralandığını anlattı.

Tekrar karargaha dönüp tıbbi müdahale aldığını dile getiren Öztürk, "Bu sırada Yaşar Güler'in Akıncı Üssü'nde rehin tutulduğunu öğrendim. Karargaha gidip, rehin tutulduğu odada elindeki ve ayağındaki bağları kestim ve kendisini kurtardım. Abidin Ünal'ı buldum ve birlikte diğer generalleri kurtarıp, diğerlerini askeri savcıya teslim edip Hava Kuvvetleri Komutanlığına intikal ettim." dedi.

Hava Kuvvetleri Komutanlığında bir basın bildirisi hazırladıktan sonra Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile görüşüp, yaşadıklarımı anlattığını belirten Öztürk, bu sırada Hava Kuvvetleri Komutanının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü, bu görüşme sırasında Erdoğan'ın, "Ama onu baş yapmışlar" dediğini duyduğunu söyledi.

GENELKURMAY BAŞKANLIĞI YAPACAKTI

Öztürk, konumu itibarıyla sembolik bir görevde bulunduğunu, emir-komuta yetkisi olmayan, Şubat 2016'da emeklilik dilekçesini ilgili makamlara veren, yasal hakkı olan konutunda oturmak için konut talebinde bulunan, 3 koruması, 1 şoförü dışında mahiyeti bulunmayan, YAŞ üyesi olarak görev yapan bir komutan olduğunu vurgulayarak, "Kuvvet Komutanlığından sonra Genelkurmay İkinci Başkanlığına, Genelkurmay Başkanının ikna edilememesi halinde Genelkurmay Başkanlığına getirileceğim ifadesi var. Beni kim nasıl ikna edebilmiş, bunu birisi söyleyebilir mi? Genelkurmay İkinci Başkanlığı benim için tenzili rütbe ama Genelkurmay Başkanlığı yapacakmışım. Beni kim ikna etmiş, ben razı olmuş muyum? Bu da belli değil." diye konuştu.

Öztürk, Orgeneral Akar'ı darbeye ikna etme yönünde hiçbir çabasının bulunmadığını, bunun Akar'a da sorulabileceğini savundu.

Haksız bir suçlamayla 13 aydır cezaevinde tutulduğunu iddia eden Akın Öztürk, darbenin sivil yöneticisi olduğu öne sürülen diğer sanıkları tanımadığını, bu kişilerle hiçbir irtibatının olmadığını öne sürdü.

MUSTAFA KEMAL VE ESERLERİNE HAYRAN

Ülke sevgisi, ulus bilinci, Mustafa Kemal ve eserleri hayranlığıyla yetiştiğini belirten Öztürk, bu değerlerle yetişen birinin, dini istismar edip Cumhuriyetin kazanımlarını tersine çevirmeye çalışan cemaat ve tarikatlara sempatiyle bakmasının mümkün olmadığını söyledi.

ATATÜRK'E DECCAL DİYECEK KADAR HAİNLİĞE ULAŞAN...

Öztürk, şöyle devam etti: "Yarım asra yaklaşan askeri bilgi ve tecrübemi, komutanları ve devletin verdiği emekleri, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e 'Deccal' diyecek kadar hainliğe ulaşan 3-4 imamın kullanımına verecek bir kişi değilim. Her türlü tarikat ve cemaatin, Cumhuriyetin, demokrasinin altına konmuş tehlikeli bir bomba olduğunu defalarca söylemişimdir. 1960 darbesini, 1971 muhtırasını, 1980 darbesini ve 28 Şubat olaylarını yaşamış, milletin üzerinde olumsuz etkilerini bilen ve en son MGK'da legal görünümlü illegal yapılara karşı alınacak tedbirler konusundaki tavsiye kararına imza atmış bir MGK üyesi olarak, bu darbe girişiminin hiçbir şekilde haklı görecek veya destekleyecek bir kişiliğe sahip değilim. Bu yaftayı üzerime çivileseler tutmaz."

FETÖ ile mücadelesini anlatan Öztürk, en son FETÖ'cü olduğu öne sürülen 60 kişilik bir listeyi MİT Müsteşarına sunduğunu anlattı.

Yurtta Sulh Konseyi üyeliğine seçilmesinin kendi bilgisi, rızası ve iradesi dışında gerçekleştiğini öne süren Öztürk, darbeciler tarafından "vitrini süslemek amacıyla" kullanıldığını savundu.

BERAATİNİ İSTEDİ

Genelkurmay Başkanı Akar ve Hava Kuvvetleri Komutanının talimatları doğrultusunda hareket ettiğini belirterek, "Hava Kuvvetleri Komutanı üsse gitmemi rica ettiği zaman 'Hayır' deyip gitmeseydim şimdi burada yargılanmayacaktım. Suçum sadece 45 yıllık silah arkadaşıma 'Hayır' diyememek ve torunlarımı görmeye gitmek olmuştur. Ben bu davada aslında kavgayı ayırmaya çalışırken, sopa yiyen adam konumuna düştüm." diyen Öztürk, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Savunmanın ardından Öztürk'ün çapraz sorgusuna geçildi.