Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli
ensonhaber.com

Seçilmişlere hasım, atanmışlara dost

TÜSİAD'ın cemaziyelevveli

Vakanüvis

Ülkedeki 318 bin 889 dernekten (İçişleri Bakanlığı verileri, Ekim 2021) biri olan TÜSİAD'ın, milletin oylarıyla seçilmiş iktidarlara yönelik üstenci tavrı tam yarım asırdır kesintisiz sürüyor.

Son olarak "Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa: İnsan, Bilim, Kurumlar" başlıklı raporda TÜSİAD; iş dünyasından çok, bir muhalif partide hazırlanmış gibi kendisiyle direkt alakası olmayan alanlarda fikirlerini serdetti.

Raporda, "hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, demokrasi ve dış politika" üzerine keskin ifadelerle iktidar hedef alındı.

Raporun tanıtımın ardından toplanan TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu'nda ise "ekonomideki istikrarsızlık girdabı, laiklikten ödnü vermeme, diktatörlük" mesajları havada uçuştu.

TÜSİAD böylece, kurulduğu 1971'ten bu yana bir sık sık yaptığı gibi kez daha üzerine vazife olmayan konularda ahkâmlarını peş peşe sıraladı.

TÜSİAD, 12 MART MUHTIRASINDAN İKİ HAFTA SONRA KURULMUŞTU

Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Süleyman Demirel Hükümeti'nin anti demokratik yollarla devrildiği 12 Mart 1971 tarihinden iki hafta sonra, Koç Holding'in sahibi Vehbi Koç'un önderliğinde kurulmuştu.

TÜSİAD, darbeci generallerin Demirel Hükümeti'ne muhtıra verip yerine göreve getirdikleri Nihat Erim başbakanlığındaki ara rejim hükümeti döneminde kurulmuştu.

Türkiye’nin daha çok batısında faaliyet gösteren 12 iş adamı, 2 Nisan 1971'de Vehbi Koç'un İstanbul Fındıklı'daki Koç Holding merkezindeki ofisinde kuruluş protokolünü imzalamıştı.

TÜSİAD, kısa sürede güçlü hale gelip, üyelerinin işine gelmeyen hemen her gelişmede hükümetlere isteklerini "dikte" ettirmeye başlamıştı.

Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli

GAZETE İLANLARIYLA ECEVİT'E GÖZDAĞI

TÜSİAD’ın kurulduğu 1970'lerde, IMF ve Dünya Bankası'nın da etkisiyle devletlerin liberal ekonomik sistemi benimsemeleri tartışılıyor, ülke yöneticilerine bu sistem benimsetilmeye çalışılıyordu.

Zaten çoğunlukla Avrupa ve ABD markalarının Türkiye acentalığını yapan TUSİAD üyeleri de derhal yeni duruma uygun pozisyon almışlardı. TÜSİAD, gerek akademi dünyası gerekse de basını kullanarak "liberal ekonominin faziletleri" üzerine kamuoyu oluşturma çabasına girişmişti.

Ancak işbaşında olan Ecevit Hükümeti, TÜSİAD'ın adeta "vahşi kapitalizm"i çağrıştıran taleplerine karşı direniyordu.

TÜSİAD, özellikle serbest ekonomiye geçiş konusunda hükümetin yetersiz kaldığı görüşünü savunuyordu.

Siyasi kadronun, IMF'nin önerdiği istikrar politikasını uygulama konusunda isteksiz davranması ve tüketim ürünleri ithalatında özel kesimin kullandığı kredilere kur garantisi vermeyi sonlandırması, TÜSİAD açısından bardağı taşıran damla olmuştu.

Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli

TÜSİAD ÜYESİ MAN AJANS İLANLARI HAZIRLADI, FERİT EDGÜ METİNLERİN TASHİHİNİ YAPTI

TÜSİAD, bu konularla ilgili olarak hükümet yetkilileri ile yaptığı özel görüşmelerden sonuç alamayınca Ecevit'i basın üzerinden sıkıştırma yolunu seçmişti.

TÜSİAD üyeleri, o dönem için çok büyük bir meblağ olan 50 milyon lirayı kamuoyu oluşturmanın bütçesi olarak belirlemişti. Kendisi de TÜSİAD üyesi olan Eli Acıman'ın ünlü Man Ajans'ı kampanyayı organize ediyordu. Ajansın planlamasına göre, Evevit Hükümeti, ülkenin en çok satan gazetelerinde ilanlar yoluyla eleştirilecek ve uyarılacaktı.

Başlangıçta 7 ayrı günde 7 ayrı mesajla hükümeti eleştiren metinler hazırlanmıştı ancak mayıs ve haziranda yayınlanan dört ilandan sonra TÜSİAD ilanları kesilmişti.

İlanlar için Hürriyet, Milliyet, Günaydın, ve Tercüman gazetelerine 5 milyon liraya yakın para ödenmişti. İlanların kesilmesiyle birlikte propaganda için ayrılan 50 milyon liranın geri kalan kısmının kullanımı ise iptal edilmişti.

Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli

İLAN METNİ SIKIYÖNETİM KOMUTANINA GÖTÜRÜLÜP ONAY ALINDI

Seçimiş siyasetçilere karşı her zaman sert olan TÜSİAD, ordu temsilcilerine geldiğinde ise gayet "munis"ti.

Öyle ki, Başbakanın emrinde olan Sıkıyönetim Komutanı'na Başbakanı eleştirecek ilanları yayınlamadan önce götürüp, onayını almışlardı.

Metin hazırlanmış, 1979 Sait Faik Hikâye ödülünü alan Ferit Edgü'nün editoryal müdahalesinden sonra Eczacıbaşı Holdng'in yönetim kurulu başkanı Nejat Eczacıbaşı, Sıkıyönetim Komutanlığı’na giderek ilgili komutandan yayın için izin almıştı.

Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli

TÜSİAD: ÜLKE IMF'YE BORÇLANSIN, BİZ UCUZ KREDİ BULALIM

1979 yılı Mayıs ve Haziran aylarında verilen bu ilanlarda, ülkeyi refaha götürecek temel gücün hür teşebbüs olduğu vurgulanmakta, hür teşebbüsü olumsuz etkileyen enflasyonist ekonomi, vergi politikaları, yanlış kapsamlı ve verimsiz kamu yatırımları eleştirilirken, yasakçı ve devletçi zihniyetin ülkedeki refah sorununun sorumlusu olduğu idddia ediliyordu.

İlanlarda, devletin IMF'den kredi alması, özel sektörün iç ve dış borçlanma şartlarının kolaylaştırılması da talep edilerek, "Pazar ekonomisinden gitgide uzaklaşan bu anlayışla, ne Batı dünyasında hak ettiğimiz yeri, ne yeterli kredileri, ne de yatırımlara gerekli dış sermayeyi bulabiliriz." deniliyordu.

TÜSİAD'ın ilanı, "Bugün milletimiz; insanca yaşama şartlarının tehdit altına girdiğini görmenin ıstırabı içindedir. Kısa vadeli politik kaygıların hâlâ millî menfaatlerimizden üstün tutulduğunu görmenin hayal kırıklığı  içindedir." ifadeleriyle sona ermekteydi.

TÜSİAD'ın ilanlarının yayınlamasından kısa bir süre sonra hükümet istifa etmek zorunda kalmıştı.

Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli

ECEVİT: PATRONLAR PARALI MUHTIRA VERDİ

TÜSİAD'ın gazetelerde yayınlanan ilanlarının ardından "çarşı karışmıştı." TÜSİAD Başkanı Feyyaz Berker, kolayca tahnin edileceği gibi, "ilanlarla siyasal bir amaç gütmediklerini" iddia ediyordu.

Oysa Başbakan Bülent Ecevit, "mesaj"ı almış ve ilanların ne anlama geldiğini net bir şekilde ifade etmişti:

"İş adamları hükümete paralı muhtıra vermiştir."

Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli

27 MAYISÇI, TÜSİAD'CI KOCATOPÇU 12 EYLÜL CUNTA HÜKÜMETİNE DE BAKAN OLMUŞTU

TÜSİAD'ın demokrasi dışı dönemlerde cuntacılarla yakın ilişkisi, 12 Eylül darbesi sonrasında da devam etmişti. TÜSİAD'ın önemli isimlerinden Rahmi Koç bir röportajında, "12 Eylül’den sonra halka büyük ferahlık geldiğini" anlatıp, "12 Eylül Harekatı'ndan önce her şey güç ve uzun zaman içinde gerçekleştirilebiliyor, her şeye politik açıdan bakılıyordu. Askeri yönetim altında çok hızlı hareket edilebiliyor ve üstelik askeri yönetim yanlış yapsa bile bunu kısa sürede düzeltebiliyor. En önemlisi ise tüm bu işlemler yapılırken politik yaklaşımlar söz konusu olmuyor. Çünkü askeri yönetimin parlamentoda sandalye kaybı ya da seçmen kaybı diye bir kaygısı yok." diye devam etmişti.

TÜSİAD, 12 Eylül'de hükümete bakan da vermişti. Asıl ismi "Şahabeddin" olan ancak Şahap ismini kullanan, 27 Mayıs darbesi komutanları tarafından kurulan cunta hükümetinde Sanayi Bakanlığı'na getirilen Şahap Kocatopçu, 12 Eylül generallerinin kurdurduğu Bülent Ulusu Hükümetinde de yine Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na atanmıştı.

Şahap Kocatopçu bakanlığa, bir İş Bankası kuruluşu olan Türkiye Şişecam'ın Genel Müdürlüğü görevinden gelmişti. 12 Eylül yönetimi, genel yaklaşımıyla Patronlar Kulübü'nün istekleri doğrultusunda politikalar takip ederken, Şahap Kocatopçu da TÜSİAD'ın hükümetteki irtibat noktası olarak çalışıyordu.

Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli

ÖZAL, İHRACAT YAPANLARI DESTEKLEYİNCE TÜSİAD RAHATSIZ OLMUŞTU

1983 seçimleri öncesinde askerlerin kurdurduğu "Milliyetçi Demokrasi Partisi ile Halkçı Parti Koalisyonu" formülasyonunu destekleyen TÜSİAD yönetimi, bu olmayıp Anavatan Partisi seçimleri kazanınca zor duruma düşmüştü.

Turgut Özal'ın izlediği serbestleşme politikaları uyarınca, iç pazardan ziyade ihracatı destekleyen yaklaşımı, ürünlerini istedikleri şartlarda iç pazara satan TÜSİAD üyelerini rahatsız etmişti.

Sadece ülke içine çalışan sanayiciler ile ihracatı önceleyen ve çoğunluğu TÜSİAD üyesi olmayan iş dünyası temsilcileri arasında zaman zaman gerginlikler yaşanıyor, Türk mallarınının dünyaya açılmasını arzulayan Başbakan Özal ise desteğini ihracatçılardan yana kullanıyordu.

Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli

28 ŞUBAT'TAKİ "BEŞLİ ÇETE"NİN ALTINCISI DA TÜSİAD'TI

TÜSİAD, 28 Şubat'a giden dönemde de yine seçilmiş iktidarlara karşı tutum almıştı.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Refah Partisi'nin siyasi denklemlerde yer almaması gerektiğini de pek çok beyanla ortaya koyan TÜSAİD'çılar, RP ile koalisyon kuran Doğru Yol Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e de cephe almıştı.

Çiller, uzun süre TÜSİAD'la mücadeleye etmeye çalışmış ancak sonuç alamayınca uzlaşma yolları aramaya başlamıştı. TÜSİAD, 28 Şubat sürecinde vergi, sosyal güvenlik, KİT reformları gibi iş dünyasını ilgilendiren konulardan daha çok seçim yasası, düşünce ve ifade özgürlüğü, güçlü yerinden yönetim gibi siyasal alanda, devletin işleyişine dair görüşlerini ortaya koyuyordu.

TÜSİAD şeref başkanı Rahmi Koç, "Türkiye'nin dış ilişkilere önem vermesini ve Kıbrıs sorununu bir an önce çözmesi gerektiğini" dile getirmekteydi.

Koç'un bu açıklaması üzerine Hükümet Sözcüsü Yıldırım Aktuna, "Ekonomi konularındaki düşüncelerini ortaya koyabilirler ama bıraksınlar da siyaseti bizler yapalım." diyerek tepkisini ortaya koymuştu.

Erbakan Hükümeti'nin bedelsiz otomobil ithalat kararı, denk bütçe uygulaması, kaynak paketleri, AB'ye karşı soğuk tutum takınması, Anadolu sermayesi ve KOBİ'leri destekleme gibi politikaları TÜSİAD ile hükümet arasındaki ilişkileri iyice germişti.

TÜSİAD hemen her zaman yaptığı gibi, Refahyol Hükümeti döneminde de hemen bir rapor hazırlatmış ve burada yine iş dünyası ile hiç ilgisi olmayan kesintisiz eğitim, laikilk gibi konularda kurumsal görüşünü ortaya koymuştu. TÜSİAD Başkanı Halis Komili de peş peşe yaptığı açıklamalarla bir muhalefet lideri gibi hükümeti eleştirmeye başlamıştı.

TÜSİAD yönetimi, bu tutumuyla Refahyol Hükümeti'ni devirmek için birleşen ve siyaset literatürüne "Beşli Çete" olarak geçen ekibin adeta altıncı üyesi gibi davranıyordu.

O dönemde iş dünyasının önemli kuruluşları; Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK- İŞ) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Refahyol Hükümeti'ne karşı açıkça cehpe almıştı.

Bu örgütlerin başkanları Refik Baydur (TİSK), Derviş Günday (TESK), Fuat Miras (TOBB), Bayram Meral (TÜRK-İŞ) ve Rıdvan Budak (DİSK), 28 Şubat Postmodern Darbe'nin "sivil" ayağı olmuşlardı.

Kaynaklar:

- Dr. Eyüp Bayram Şekerli - Doç. Dr. Eyüp Akçetin, "12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 Askeri Darbe Dönemlerinde TÜSİAD-Devlet İlişkisi", Liberal Düşünce Dergisi, Yıl: 25, Sayı: 100, Güz 2020

- Türkiye İşçi Partisi İstanbul İl Örgütü, "Akıl Hocalığı" Yapan TÜSİAD Nedir? TÜSAD'cılar Kimlerdir?, Haziran 1979

Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli

Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli

Vakanüvis yazdı: TÜSİAD'ın cemaziyelevveli