Bilgi satmayan, soru sorduran bir kitap: Fularsız Felsefe
Haber Merkezi

Adı üstünde: Fularsız. Yani Batı dillerinden ödünç kavramlar, dipnotlar, editörlük jargonu ve akademik tortu yok. Onun yerine bolca ironi, bolca çelişki, bolca “Bu sorunun net bir cevabı yok ama haydi düşünelim” hali var. Kitap dört temel başlığa ayrılıyor.

Kötülük Problemi, Antinatalizm, Özgür İrade ve Simülasyon Teorisi. Bunlar, 20. yüzyıl sonrası felsefi düşüncenin “sınır karakolları” sayılabilecek meseleler. Ve Tolstoyevski bu karakollarda uzun uzun nöbet tutuyor. Arada silah atmasa da bol bol laf çakıyor.

Yazar, modern felsefenin en girift meselelerini, Matrix’ten Banker Bilo’ya, Eyüp peygamberden yaban arılarına uzanan örneklerle anlatıyor. Simülasyon teorisini tartışırken felsefi metinlerden çok bilimkurgu romanları referans veriyor. Antinatalizm bölümünde “çocuk yapmak, varoluşsal kumardır” gibi tespitleri müthiş bir hafiflikle sunarken, alt metin hep yerli yerinde.

"BİRLİKTE KAFA PATLATABİLİRİZ"

Kitabın belki de en dikkat çeken özelliği, okura sürekli şöyle sesleniyor oluşu: “Bu konuda doğru bir cevap bilmiyorum. Ama birlikte kafa patlatabiliriz.” Bu dürüstlük, onu diğer “aydınlatıcı” kitaplardan ayırıyor. Çünkü bilgi satmıyor, soru açıyor.

ENTELEKTÜEL MERAK

Peki bu kitap kimlere göre? Felsefeye akademik angajmanla değil, entelektüel merakla yaklaşanlara. Cevaptan çok soru sevenlere. Üslubu “saygısız” bulanlar olabilir, ama Tolstoyevski’nin hedefi zaten saygı değil, samimiyet.

Peki bu kitap kimlere göre? Felsefeye akademik angajmanla değil, entelektüel merakla yaklaşanlara. Cevaptan çok soru sevenlere. Üslubu “saygısız” bulanlar olabilir, ama Tolstoyevski’nin hedefi zaten saygı değil, samimiyet.

Kötülük dolu bir dünyaya, fikriniz sorulmadan getirildiğiniz yetmiyormuş gibi, ne özgürlüğünüzden ne de gerçekliğinizden emin olabiliyorsunuz. “Merak etmeyin, yalnız değilsiniz…” demek isterdim ama belki de sizden başka herkes sahte.

Varoluşumuzun bu netameli özetinde, nice zihni kurcalamış dört önemli mesele saklı:

Tarih öncesinden beri süregelen bunca kötülüğün ve acının bir anlamı var mı? Hiçbirimiz burada olmayı seçmediysek, neden hâlâ çocuk yapmayı seçiyoruz? Kanunlara göre işleyen bir evrende, gerçek bir seçim yapmamız mümkün mü? Peki kanunlar nereden geliyor, “what is the Matrix ulan?