Duygusal, şiirsel ve çarpıcı bir fantastik kurgu romanı: Kül Kanat

Fantastik edebiyatın genç ve iddialı kalemlerinden Almina Taner, Athica Yayınları’ndan çıkan yeni romanı Kül Kanat ile okurlarını hayal gücünün ötesinde, duygusal ve büyülü bir yolculuğa davet ediyor.

Duygusal, şiirsel ve çarpıcı bir fantastik kurgu romanı: Kül Kanat

Kitap, sıradan bir kasaba olan Mavella’da yaşayan genç bir kütüphaneci olan Mila ile gizemli, kanatlı bir yaratığın beklenmedik karşılaşması üzerinden başlıyor. Küçük bir isyanla başlayan bu tanışıklık, zamanla bir bağa, geçmişle yüzleşmeye ve en önemlisi bir keşfe dönüşüyor: İçimizde saklı kalan gerçek benliğimizi bulmaya…

Mila’nın karşısına çıkan bu efsanevi varlık, sadece hayal gücünün bir ürünü değil, aynı zamanda kendi diyarından sürülmüş yalnız bir ruhtur. İkili, sırların ve gölgelerin ardında hem kendi kimliklerini hem de evrensel bir hakikati keşfeder: Ev sadece bir yer değil, ait olduğun kişidir.

DUYGULARIN İÇİNDEN GEÇEN ŞİİRSELLİK

Almina Taner: Duygusal Derinlikli Fantastik Edebiyatın Yeni Sesi Almina Taner, duyguların içinden geçen bir şiirsellikle kaleme aldığı ilk fantastik romanı Kül Kanat ile yalnızca türün meraklılarını değil, aynı zamanda içsel yolculuklara önem veren tüm okurları hedefliyor. Güçlü betimlemeleri, içe işleyen diyalogları ve ruhu saran kurgusuyla Taner, yeni nesil Türk fantastik edebiyatına taze bir soluk getiriyor.

Sayfa: 576

KİTABA DAİR...

Kehaneti fısıldadı gökyüzü…

Beş kız kanat çırptığında, küller yeniden hayat bulacak. Mavella’da sıradan hayatının ortasında bir kütüphane işleten Mila, kütüphanesindeki kaynaklar askerler tarafından toplanıldığında nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduklarının henüz farkında değildir.

Askerler türlü yalanlarla gerçeğin üzerini örtmeye çalışırken Mila bir gece o gerçekle karşı karşıya kalır: Uzak ülkelerden kaçıp Mavella’nın sonsuz ormanlarında saklanan bir pegasusla... Yalnızca masallarda var olduğuna inandığı pegasus onunla konuştuğunda bir rüyada gibidir. Oysa çok uzun sürmez.

Sokaklarında çocukluğuna dair anıların yankılandığı Mavella, pegasusun peşine düşmüş acımasız bir feniks tarafından ansızın yakılıp kül edilir. Ölü Mavella’nın kucağında, Mila’nın o eşsiz pegasusla kaçmaktan başka şansı yoktur.

Voleur isimli pegasus, onu kendi diyarındaki Volante Kanat Akademisi’ne götürdüğünde Mila’nın uğruna yaşadığı tek bir amaç kalmıştır: Köyünü yakan feniksten intikam almak. Oysa Volante evreni, Mila ve kalbi için başka ihtimaller de saklamaktadır.

Cesetlerin üzerine bıraktığı mürdüm rengi güllerle bilinen, taş kalpli asker; düşmanların deyişiyle Volante’nin Altın Kıyameti’nin gözü Mila’nın üzerindedir.

River Mavros…

Tüm ihtimallerin ortak noktasıdır.

Gökyüzü merak içindedir.

Yas, hırs ve intikam içindeki bir kız küllerinden doğabilir mi?

Olympia Kızları göğe hâkim olabilir mi?