TARİHİ GÖRÜŞMENİN ARDINDAN…
Herkese merhaba
Biliyorsunuz…
Beyaz Saray geçen gün, tarihi bir görüşmeye ev sahipliği yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 yıl sonra Beyaz Saray’da Trump ile bir araya geldi.
Ben de buradan da daha önce duyurduğum üzere Ensonhaber Genel Yayın Yönetmeni İlyas Efe Ünal ile birlikte bu önemli zirveye yerinde tanıklık ettim.
Heyetten iki gün önce New York’a vardık.
Ertesi sabah, akreditasyon kartlarımızı alarak yoğun bir medya takvimi için hazırlandık.
İlyas Efe Ünal, Ensonhaber; ben ise kendi mecralarım için içerikler hazırladık.
Bazen de ortak çalışmalarımız oldu.
Müsaadenizle…
Burada Serkan Kalemciler’e bir parantez açmak isterim.
Ekibinin tüm masraflarını karşılayarak ABD’ye göndermesi hakikaten çok şık bir hareket.
Bu sayede özellikle Ensonhaber bünyesinde çalışan arkadaşlar, gereksiz
polemiklerden uzak, işlerine odaklanabildi.
Zirveye basının ilgisi ve katılımı oldukça yüksekti.
Hiç şüphesiz…
Tüm medya mensupları içerisinde parlayan bir isim oldu.
Yunus Paksoy…
Trump karşısında sorduğu kritik sorular, iyi analizleri ve BM önündeki yayınları ile oldukça başarılı bir isim olarak öne çıktı.
Yunus Paksoy’un yolu açık olsun.
Türkiye’nin ABD’de lobicilik faaliyetlerinde bulunacaksa, kesinlikle onun gibi güçlü, deneyimli ve tanınan bir ismi tercih etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Elbette başarıları, onu sevenler kadar sevmeyenlerin de hedefi haline getirdi.
Malumunuz hiçbir başarı cezasız kalmıyor…
Umarım bu durum onun kariyerine zarar vermez.
(Trump-Erdoğan görüşmesine gelince, beklentiler göz önüne alındığında olumlu geçtiğini söylemek mümkün.)
İSMAİL KÜÇÜKKAYA VE HALK TV DENEYİMİ
Biliyorsunuz İsmail Küçükkaya, Halk TV’den TV 100 ailesine katıldı.
Aslına bakarsanız…
İsmail Küçükkaya’nın Halk TV’ye geçişi, toplumsal kutuplaşmanın hafiflemesi açısından önemli bir adım diye düşünmüştüm.
Çünkü Küçükkaya, iletişime açık, etkili bir gazeteci.
Ne var ki, beklenen etki gerçekleşmedi.
Küçükkaya, Halk TV’de istediği konukları ağırlayamadı.
Kimi zaman izleyicilerin sert tepkilerinden çekindi, kimi zaman da bu sert tartışma ortamına girmek istemedi.
Sonuç itibarıyla beklenen uyumu yakalayamadı.
Bir gözlemim de şu:
Halk TV’nin kapısından içeri giren gazeteciler, kendilerini ‘en sert muhalif’ olmak zorunda hissediyor.
Yorumlarını bu sertlikte dile getirmek zorunda olduklarını düşünüyorlar.
Halbuki tüm Türkiye onları böyle izlemiyor.
Halk TV, merkez kanal olma hedefiyle yola çıkarken…
Geldiği noktada muhalefetin en sert dilli kanalı haline geldi.
Velhasıl…
İsmail Küçükkaya, kendi açısından doğru bir hamle ile bu ortamdan ayrıldı.
Yeni kanalı için kendisine başarılar diliyorum