AB'nin kurtarıcısı: Türkiye sığınmacı mutabakatı
AA

Dünya 2015 yılında büyük bir kriz ile karşı karşıya kaldı. Bu kriz ne ekonomik buhranlara, ne de siyasal savaşlara benziyordu. Onların krizi tamamen insani, yurtlarındaki savaştan kaçan insanların kriziydi.

Tarihe mülteci krizi olarak geçen bu eylemde milyonlarca kişi, başta Suriye olmak üzere birçok Orta Doğu ve Afrika ülkesinden kaçarak Avrupa'ya sığınmaya çalıştılar. Zorlu bir yolu atlatarak Macaristan, Yunanistan, Almanya gibi bir çok Avrupa ülkesinin kapılarına dayanan mülteciler karşısında Avrupa gözünü kapadı ve üç maymunu oynamaya başladı...

AB'nin kurtarıcısı: Türkiye sığınmacı mutabakatı

YÜZYILIN EN BÜYÜK İNSANİ DRAMI

Ülkelerinde yaşanan iç savaştan kaçarak yeni bir yaşam kurmak adına gurbete giden mülteciler, zorlu rotalar ile bu ülkelere ulaştılar. Plastik botlarla, sallarla ve derme çatma teknelerle Avrupa sınırlarına girmeye çalışan mültecilerin büyük bir kısmı denizde boğularak can verdi, kimi ise sığındığı Avrupa'da polislerin, sınır güçlerinin ve ırkçıların gazabına uğradı.

Yüzyılın en büyük dramı haline gelen bu süreç, Avrupa'nın duyarsızlığına dönüşmesi ile devam etti. Sınırlarını kapatan, tel örgüler ören bu Avrupa devletleri yalnızca kendilerini mültecilere kapatmadı, kalplerini de o dikenli tellere asıp bıraktı, onları kaderlerine terk etti.

AB'nin kurtarıcısı: Türkiye sığınmacı mutabakatı

AVRUPA ÜLKELERİ SORUMLULUK ALMADI

Mültecilerin bu durumu AB'de bir kriz etkisi yarattı. Hemen bu duruma müdahale etmeye çalışan yönetim, Avrupa ülkelerine mületcileri kademeli oalrak kabul edin çağrısında bulundu. Çağrı geldi ancak kimsenin kılı dahi kıpırmadamı. Bu da yetmezmiş gibi Avrupa liderleri birbirine girdi. "Mülteci almıyoruz, istemiyoruz, sınırlarımızdan gitsinler" tartışmalarının baş gösterdiği "medeni" Avrupa toprakları bir avuç mülteciyi bir oraya, bir buraya gönderip durdu.

Bazı "yürekli ve insaflı" Avrupa yöneticileri de bu durum karşısında "çöpten" inşa ettiği mülteci kamplarına sığınmacıları kabul etti.

AB'nin kurtarıcısı: Türkiye sığınmacı mutabakatı

MÜLTECİLER İÇİN UMUT YILI: 2016

Mültecilerin yaşadığı bu zorluk bir sene boyunca devam etti. Sınırlarını açmamakta direnen Avrupa devletlerine karşı mülteciler açlık grevleri yaptı, seslerini duyurmaya çalıştı. Oldukça kanlı ve şiddet dolu geçen bu süreç  18 Mart 2016 tarihinde AB'yi pes ettirdi ve mülteci sorununu çözmek için AB taşın altına elini soktu.

Türkiye ile AB arasında imzalanan mutabakat neticesinde mülteciler ölüme terk edilmeyecek, Avrupa'ya gitmek isteyenler kayıt altında gidecekti.

AB'nin kurtarıcısı: Türkiye sığınmacı mutabakatı

AYLAN BEBEKLER ÖLMESİN DİYE...

Mülteci dramının belki de en sembol isimlerinden biri olan Aylan Kurdi'nin o sahildeki pozu hepimizin akıllarında. Bir daha Aylan bebekler ölmesin diye Türkiye'nin girişimleri ile AB göreve davet edilmiş ve sorumluluk sahası olan Avrupa'da yaşanan bu drama sessiz kalınmaması için Türkiye AB'ye baskı uyguladı.

18 Mart tarihinde gerçekleşen mutabakat neticesinde Türkiye ile AB mültecilerin kayıt altına alınnarak AB'ye gönderilmesi konusunda Türkiye'ye sorumluluk vermiş, bu sorumluluk neticesinde de Türkiye AB'den hem destek hem de bazı ayrıcalıklar alacaktı. "Örneğin bugün halen en büyük sorunlarımızdan biri olan vizesiz seyahat..."

MÜLTECİLER ARTIK ÖLMÜYOR

Türkiye ve AB arasında 18 Mart 2016'da varılan sığınmacı mutabakatının birlik ülkelerine yasa dışı sığınmacı akınında çok ciddi oranda düşüş sağladığı, böylelikle birliğin sığınmacı kriziyle başa çıkabilmesinde etkili olduğu görülüyor.

18 Mart mutabakatının olumlu sonuç verdiğinin en önemli göstergelerinden biri sığınmacı akınındaki radikal düşüş oldu. Resmi verilere göre, 2015 yılında Yunanistan'a giren düzensiz göçmen ve sığınmacı sayısı 853 binin üzerindeyken, 2017 sonlarında bu rakam yüzde 98'lik düşüşle 20 bin 364'e kadar geriledi.

2015 yılının Ekim ayında her gün yaklaşık 7 bin kişi Türkiye'den Yunan adalarına geçiş yaparken, bu rakam Şubat ayı itibariyle 43'e kadar geriledi.

Türkiye'yle vardığı mutabakat sonucu AB'ye sığınmacı akınının azalmasının, iltica başvuruları sayısına da yansıdığı görülüyor.

Avrupa İstatistik Ofisinin (Eurostat) yayımladığı verilere göre, 2017'de birlik ülkelerine iltica başvurusunda bulunanların sayısı bir önceki yıla göre yarı yarıya azaldı.

Sığınmacı mutabakatı öncesinde AB'ye 2015 yılında 1 milyon 257 bin 610, 2016'da 1 milyon 206 bin 120 kişi iltica başvurusu yaparken, bu rakam mutabakatın olumlu etkileri sayesinde 2017 yılında 650 bine geriledi.

AB'NİN İHANETİ

Türkiye bu konuda AB'nin kendisine yüklediği misyonu layıkıyla yerine getirdi, getirmeye de devam ediyor. Ancak bu süreç zarfında AB'nin vadettiği bazı maddeler halen yerine getirilmedi.

15 Temmuz'da bir darbe girişimi atlatan ve birçok terör örgütüyle aynı anda mücadele etmesine rağmen Türkiye, sığınmacı mutabakatından kaynaklanan yükümlülüklerini büyük ölçüde yerine getirse de AB kendi sözünde durma konusunda ağır davrandı.

Türkiye'nin şubat ayı başında AB Komisyonuna sunduğu vize serbestisine yönelik çalışma planı belgesinde 7 kritere ilişkin başlıklar bulunuyor. Ankara, söz konusu çalışma planı ile taahhüt edilen vize serbestisi için AB tarafından belirlenen 72 kriteri yerine getirmiş olacağını bildirdi.

PARA YARDIMI YOK

AB'nin Türkiye'ye yönelik ik yüzlü politikası bununla da sınırlı kalmadı. 2016'da varılan mülteci anlaşması kapsamında Türkiye'ye yapılacak olan toplam 6 milyar avroluk mali yardımın 3 milyar avroluk kısmının AB tarafından projelere bağlanarak ödenmesi kararlaştırılmıştı. Ancak, proje bazlı ödenen ilk 3 milyar avronun bile tamamı henüz aktarılmadı.

Ankara, söz konusu miktarın proje bazlı olarak değil nakit olarak ödenmesini talep ediyordu. Bu talep de kabul görmedi.

Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)