Ümit Yenişehirli yazdı: Emir Ali'nin fethettiği ada, İmralı
Ümit Yenişehirli, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun aldığı kararla gündeme gelen ziyaret öncesinde İmralı Adası'nın eski zamanlardaki halini, Hititler'den günümüze uzanan tarihini kaleme aldı.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun aldığı kararla İmralı ziyareti kesinleşti. AK Parti, MHP ve DEM Parti milletvekillerinden oluşan heyetin birkaç gün içerisinde adaya gitmesi bekleniyor. Peki, bu ziyaretin yapılacağı İmralı Adası'nın mazisi nasıl, olayı ne? Bakalım...
HIRİSTİYANLARIN MANASTIR ADASIYDI
Marmara Denizi'nin önemli adalarından biri ve günümüzde özel bir statüye sahip olan 9,99 km2 yüzölçümüne sahip İmralı Adası'na ait ilk tarihi kayıtlara Hititler döneminde rastlanmıştı. Sonrasında, Bizans devrinde ise ada Kalonoros adıyla Hıristiyan rahip ve rahibelerin yaşadığı manastırlar topluluğuna ev sahipliği yapmıştı. Adadaki Manastır Tepe, bu dönemdeki yapılaşmalardan dolayı bu adı almıştı.
İMRALI'YI KAPTAN-I DERYA EMİR ALİ FETHETMİŞTİ
İmralı Adası, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş dönemlerinde, 14. yüzyılın başlarında, 1308 yılında Emir Ali tarafından fethedilmişti. Emir Ali, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin yakın silah arkadaşı Aykut Alp'in oğluydu. Osmanlıların ilk Kaptan-ı Deryası Kara Mürsel'in vefatının ardından padişah Orhan Gazi tarafından o zamanki adı "Emîr-ül-Bahr" olan bu göreve Emir Ali getirilmişti.
Gözüpek ve başarılı bir denizci olan Emir Ali, Marmara bölgesindeki birçok adayı fethetmişti. Kaptan- Derya, Bizanslılara ait Kalonoros adasını da bu süreçte ele geçirmişti. Adaya Emir Ali'nin adı verilmiş, zamanla da İmralı olarak anılmaya başlamıştı.
İSTANBUL'UN SOĞANI İMRALI'DAN GİDERDİ
Fethin ardından ada, genellikle Ortodoks Rumların yaşadığı bir yerleşim olarak kalmıştı. İmralı'nın başlıca geçim kaynakları soğan tarımı ve balıkçılıktı. Adanın özellikle soğanları meşhurdu, İstanbul pazarlarında İmralı soğanları çok tutulurdu.
Ada, uzun asırlar boyunca sakin ve stabil bir sosyal yapıya sahipken, I. Dünya Savaşı'yla birlikte hareketlilik yaşamış, İmralı'nın Rum sakinleri bölgeden tahliye edilmişti. Savaş sonrası bir kısmı geri dönmüşse de Lozan anlaşması uyarınca Cumhuriyet idaresinin 1924 yılında gerçekleştirdiği Türk - Yunan Nüfus Mübadelesi sonucu Rumlar Yunanistan'a göç etmiş, yerlerine de Girit'teki Müslüman Türkler getirilmişti. Ancak bir süre sonra ada, yerleşim açısından büyük ölçüde boşalmıştı.
ADANIN 'CEZA KOLONİSİ' GÜNLERİ BAŞLARKEN...
Cumhuriyet döneminde, adanın eski sosyal cazibesini kaybetmesinin de etkisiyle alanın bir cezaevi olarak planlanması gündeme gelmişti. Ceza infaz sistemi tarihinde köklü bir dönüşümün simgesi olarak İmralı'da Cumhuriyet tarihinin ilk yarı açık cezaevi kurulmuştu. "Ceza Kolonisi"nin hayata geçirildiği 1930'lardan itibaren İmralı'ya siyasi mahkumlar kabul edilmemiş, çeşitli suçlardan binden fazla mahkumun çalıştığı bir sistem kurulmuştu. Mahkûmlar, kendi kendilerine yeten, ilaveten ürettikleriyle piyasaya katkı sağlayan bir düzende yaşamaya başlamışlardı. Mahkumlara çalışmaları karşılığında ücret ödeniyor, bu para bankada biriktiriliyor ve tahliye olunduğunda para kendilerine teslim ediliyordu.
MENDERES, ZORLU VE POLATKAN İMRALI'DA ŞEHİT EDİLMİŞLERDİ
İmralı Adası'nın tarihindeki en hüzün verici olay ise hiç şüphesiz Demokrat Parti Hükümeti'ne karşı yapılan 27 Mayıs kanlı askeri darbesi sonrası yaşananlardı. Cuntanın Yassıada'da sergilediği yargılama oyununda alınan idam kararları uyarınca, 16 Eylül 1961'de Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın, 17 Eylül 1961'de ise Başbakan Adnan Menderes'in infazları bu adada gerçekleştirilerek şehit edilmişlerdi.
YILMAZ GÜNEY'İN DE YOLU İMRALI'DAN GEÇMİŞTİ
Adana Yumurtalık hakimi Sefa Mutlu'yu 13 Eylül 1974'te silahla vurarak öldüren, gerçek adı Yılmaz Pütün olan oyuncu ve yönetmen Yılmaz Güney de bir süre İmralı Yarı Açık Cezaevi'nde tutulmuştu. Yılmaz Pütün burada, bir barakada yaşamıştı. Pütün, 19 yıllık hapis cezasını çekerken, daha sonra nakledildiği Isparta'daki cezaevinden firar ederek Paris'e yerleşmiş, burada da ölmüştü.
İmralı Yarı Açık Cezaevi, 1999 yılında kapatılmış, yerine İmralı F Tipi Kapalı Cezaevi kurulmuştu. Bu tarihten itibaren de ada tamamen bir askeri yasak bölge ilan edilmiş ve uçuş yasağı kapsamına alınmıştı.