- Selver Demirde, torunu Hızır Evreşe'ye okuma yazma öğretmek amacıyla 64 yaşında okuma yazma kursuna başladı.
- Tepebaşı Halk Eğitim Merkezi'nde eğitim alan Demirde, aynı zamanda diğer torunu Çınar ile de derslere katılıyor.
- Kursta hem kendisi hem de torunu için çabalayan Demirde, torunlarının iyi eğitim almasını ve iyi yetişmesini hedefliyor.
Eskişehir'de 4 çocuk annesi Selver Demirde'nin oğlu ile gelini, aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle 2024 yılında boşandı.
Çiftin 3 çocuğundan ikisi babasında, diğeri annesinde kaldı.
Boşanma sürecinde çocuklardan Hızır Evreşe, 1'inci sınıfa başladığı okuluna düzenli olarak gidemeyince okuma yazma öğrenemedi.
İki torununun bakımını üstlenen Selver Demirde, torunu Hızır'ın eğitimde geri kalmasına üzüldüğü için derslerine yardım etmek istedi.
KURSA YAZILDI
Okuma yazma bilmeyen Demirde, torunu Hızır'a okuma yazma öğretebilmek için Tepebaşı Halk Eğitim Merkezi'ne başvurarak, okuma yazma kursuna yazıldı.
Halk Eğitim Merkezi, TOKİ Emre Bolat İlköğretim Okulu'nda Selver Demirde için okuma yazma kursu açtı. Demirde, şimdi torunu Hızır ile birlikte aynı okulda okuma yazma öğreniyor.

"FORM DOLDURMAYI ÇOK İSTİYORUM"
Ayrıca diğer torunu Çınar Evreşe'yi de yanından ayıramadığı için kurslara beraber katılan Demirde, "Okuma yazma bilmiyorum, torunlarıma bir faydam olmuyor. Hiçbir şey bilmiyorum, bir eğitim veremiyorum, bir şey gösteremiyorum.
Bugün çevremde çok fazla okuma yazma bilmeyen var, torunlarına faydalı olmayanlar var. İstiyorum onlar da öğrensinler. Bizim gibi böyle cahil kalmasınlar.
Anne ve baba ayrıldı, çocuk orada 1 sene okula gitti ama bir şey öğrenemedi. Ondan sonra ben bunları aldım. Geçim dünyası zor biliyorsunuz, iki çocukla birlikte savaşıyorsun.
Bir yere gidiyorum, 'Form doldur' diyorlar, dolduramıyorum. O yüzden hani form doldurmayı çok istiyorum, yazmayı çok istiyorum." dedi.

"TORUNLARIM İÇİN ÇABALIYORUM"
Selver Demirde, "Şimdi çocuklara ben bakıyorum, ilgilenmiyorlar. Anne desen bıraktı gitti. İki çocuk, hatta üç kardeşler; birini yanına aldı. İşte ikisini ben aldım, çocuklar geçen sene başka yere gidiyordu. Çocuk ne A'yı biliyor ne B'yi biliyor. Koca bir senemiz boşuna gitti. Yine çok şükür Allah'ıma, burada yazdırdık. Çocuk düzeldi, okumaya başladı. Şimdi ben de başladım.
Dedim ki; 'Okuma yazma istiyorum çünkü çocuklara faydam olmuyor.' Ne göstereceğim ben bu çocuklara? Ben okuma yazma bilmiyorum. Sadece torunlarıma okuma yazma öğreteyim diye bu okula başvurdum, kendim de ilerletmek istiyorum. Siz de yaşa başa bakmayın, yaşı başı yok.
Tek; insan içinden istesin, kalbinden istesin, her şeye inanç olsun, başarır okuma yazmayı. Ondan çok istedim torunlarım için. Biz ne için şey yapıyoruz? Evlatlarımız ve torunlarımız için. Şimdi de torunlarım için çabalıyorum.
İstiyorum güzel yetişsinler, iyi eğitim alsınlar, her şeyi öğrensinler. Mesela camın önünde masamız var, hasta da olsam, 'Hadi Hızır derse anneciğim, bir sayfa olsun dolduracağız' diyorum. 'Tamam anne' diyor." diye konuştu.

"DUYGUSAL BAŞLADIK"
Selver Demirde ile torununa okuma yazma öğreten Tepebaşı Halk Eğitim Merkezi usta öğreticisi Mefaret Kısa, günde 3,5 saat ders yaptıklarını söyledi. Selver Demirde'nin çok hevesli olduğunu ifade eden Kısa, "Serüvenimiz çok duygusal başladı.
Sınıfa ilk girdiğinde, 'Sınıfın kokusu bile bir başka, çok güzel' diyerek ağlayarak, duygusal bir anda başladık. 'İnşallah başardım' diyerek mutlu bir şekilde çıkacağız.
Anneyle babayla ilgili problemler vardı, öğrenememiş çocuk. İkinci sınıfta önce Selver Hanım'la ilgilenerek sonra torununu öğretmeye çalışıyoruz.
Tabii ki çok mutluyuz; öğrendiklerinde, ilk o hecelerinde, kelimelerini söylediklerinde mutlu oluyoruz. Biz de ara ara duygusal anlar yaşıyoruz, bazen ağlayarak gidiyoruz eve.
Onlar birlikte ne yaşıyorlarsa biz de onlarla birlikte yaşıyoruz aslında. Zor bir hayat, destek olacağız elimizden geldiği kadar." dedi.

"KISA SÜREDE ÇOK HIZLI BİR YOL ALDIK"
Selver Demirde'nin zor şartlarda yetiştiğini ve bu nedenle zamanında okuma yazma öğrenemediğini anlatan Kısa, şunları söyledi:
"Günde 3,5 saat ders yapıyoruz, ara vermiyoruz. Israrla, 'Bir an önce bitireyim, bir an önce öğreneyim' derdinde. Kısa sürede çok hızlı bir yol aldık. Zaten böyle giderse, çok kısa bir sürede hem yazacak hem okuyacak.
Torunlarına öğretmek için gelmişti, ilk hedefi buydu. Öğreteceğine de inanıyorum. Bu yüzden çok gayret ediyor. Torunu daha büyümeden, yaşı ilerlemeden, sınıf atlamadan daha iyi bir şekilde öğreteceğine inanıyorum.
Halk Eğitim Merkezlerimiz, müdür yardımcılarımız bu konuda çok hassas. Görevlendirmeleri hassasiyetle yapıyorlar, ilgileniyorlar, yardımcı oluyorlar. Onlara da buradan çok teşekkür ederiz."



