Fatih Dönmez: Jeneratör konusunu hamdolsun çözdük

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, "Hedef 2053: Termik Santrallerin Geleceği Çalıştayı"na katıldı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, tüm gayenin “Bağımsız Enerji, Güçlü Türkiye” olduğunu, kaynağından teknolojisine kadar her aşamasında yerli ve milli bir enerji sektörü inşa etme arzusu taşıdıklarını dile getirdi.

Koşar adımlarla devam

Fatih Dönmez, "Enerji teknolojilerinde başkalarının ürettiğini alan, kullanan değil; kendi üreten, geliştiren ve ihraç eden bir Türkiye var ediyoruz. Artık al tak çalıştır modelinden, yap tak çalıştır modeline geçmemiz lazım. Küçük adımlarla başladığımız bu süreçte bugün artık koşar adımlarla ilerliyoruz." açıklamasını yaptı.

"Keban’da dört ünite bitti"

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, "EÜAŞ yerli ve milli enerji teknolojilerinin geliştirilmesi adına önemli Ar-Ge faaliyetlerine imza atıyor. Türkiye’nin ilk yerli ve milli jeneratör üretiminin müjdesini daha önce kamuoyuyla paylaşmıştık. Keban’da dört ünite bitti. İnşallah hem Keban’da hem de diğer santrallerde yapacağız. Bugün bu konuda bir müjde daha paylaşmak istiyoruz. Yerli ve milli jeneratör üretiminde artık seri üretime geçmemiz lazım. Artık seri üretim için başlamaya hazır olduğumuzu söyleyebilirim. Jeneratör konusunu hamdolsun çözdük." dedi.

Fatih Dönmez: Jeneratör konusunu hamdolsun çözdük VİDEO

"Yakında ilk yerli türbin üretimine geçeceğiz"

Bakan Dönmez, türbin çalışmalarına vurgu yaparak bu konuda bir müjde paylaştı. Dönmez konu ile ilgili "Türbin tasarımlarımızı bitirdik. Yakında ilk yerli türbin üretimine geçeceğiz. İlk yerli türbinimizi ve seri üretimden çıkaracağımız ilk yerli jeneratörümüzü Sakarya Nehri üzerinde bulunan Hasan Polatkan Hidroelektrik Santralimizde kullanmaya başlayacağız." dedi.

Fatih Dönmez

"Yerin altındaki cevherler de bizim, yerin üstündeki güzellikler de"

İHA'nın haberine göre Bakan Dönmez, konuşmasını yapılan eleştrilere yanıt nitelğinde şöyle sürdürdü:

"Türkiye’nin yeşil enerji ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda attığı adımlara belirli kesimlerin kör ve sağır kaldığını görüyoruz. Hatta olay bazen öyle nokta geliyor ki rüzgar, güneş, biyokütle, jeotermal yatırımlarını durdurun diyenleri dahi gördük. Onların tek bir isteği var, o da Türkiye’nin enerji bağımsızlığı ve maden bağımsızlığına sekte vurmak. Konuyu sürekli bağlamından kopararak farklı mecralara çekme gayretinde olduklarını biliyor ve görüyoruz. Yaydan çıkan okun hedefe büyük bir kararlılıkla gittiğini gördükleri için son bir çırpınmanın içerisindeler, bunun da farkındayız.

(Türkiye’nin yeşil enerji ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda attığı adımlar) Bu tür faaliyetlere çanak tutan bir de muhalefet anlayışı var. Marjinalleri toplumsal hareketlerin merkezine çekmeye, onları legalleştirmeye çalışan bir muhalefetten bahsediyorum. Bizim mücadelemiz tabii ki onlar gibi yakarak yıkarak değil, imar ederek, büyüterek, geliştirerek olacak.

En güzel cevabımız bu olacak. Doğanın dengesini koruyarak, döngüsünü bozmadan, sorumlu bir üretim anlayışına sahibiz.

Madenler de bizim çevre de. Yerin altındaki cevherler de bizim, yerin üstündeki güzellikler de. Bunları ne birbirine rakip, ne de birbirinden ayrı görüyoruz."