Ümit Yenişehirli yazdı: CHP’den ‘basına daha çok ceza’ raporu

Ümit Yenişehirli, yeni yazısında CHP’nin 1944’te hazırladığı Basın Raporu üzerinden, tek parti döneminde medyaya yönelik sansür ve ceza uygulamalarını inceledi.

Ümit Yenişehirli yazdı: CHP’den ‘basına daha çok ceza’ raporu

Kimi çevreler, “iktidar tarafından medyaya baskı yapıldığı” iddialarını sıklıkla dile getiriyor. Bu çevreler, medya üzerinden yapılan üretimlerde, neredeyse hiçbir kural tanımama özgürlüğü isteyerek adeta kuralsızlığı savunuyorlar. Ana muhalefet olarak da Cumhuriyet Halk Partisi, bu çevrelerin politik sözcülüğünü yürütüyor.

Ne var ki, CHP’li sözcüler, parlak cümlelerle basın özgürlüğü nutukları irat etseler de, partinin geçmişi ise “basına nasıl baskı uygulanır”ın özgün örnekleriyle dolu. Partinin ve iktidarın ilk yıllarında, dönemin Cumhurbaşkanı’nın sadece sözlü talimatı üzerine, “Gazeteciliği bıraktım” açıklamaları yapanların varlığı bir yana, demokratik düzenin en cılız haliyle boy vermeye çalıştığı, çok partili hayatın yeni yeni eşiğine gelindiği 1940’ların ortalarında bile CHP, basın için hiç de iyi şeyler düşünmüyordu.

GAZETECİ MİLLETVEKİLLERİNİN HAZIRLADIĞI RAPOR

Tek parti hükümeti, İkinci Dünya Savaşı sonrası galip devletlerin baskısıyla çok partili hayata geçişin hazırlıklarına başlamıştı. Bu amaçla da basına, eskiye göre biraz daha esnek bakma denemeleri başlamıştı. Ancak, yıllardır ülkeyi tek başına yöneten, muhalif parti kurulmasına sertlikle izin vermeyen CHP, kısa sürede bu durumdan rahatsız olmuştu. Hükümet ve parti kurmayları, yıllardır alıştıkları, liderlerin “Hazretleri” ya da “Şefimiz” ön ekleriyle verildiği haberlere karşılık, yeni yeni görülen küçük eleştirilerden bile rahatsızlık duyarak, basını tekrar baskı altına almanın arayışına girişmişlerdi.

Bu doğrultuda, CHP Meclis Grubu’nda kurulan bir komisyona, “Basın Raporu” hazırlaması talimatı verilmişti. CHP’li milletvekili gazeteciler ile bürokratların ortaklaşa hazırladığı ancak altına tek tek imzaların atılmadığı bu raporda, basına yönelik yeni yaptırım önerileri yer almıştı. Raporu hazırlayan komisyonun başkanı olan Vakit Gazetesi yazarı ve milletvekili Asım Us, bir başyazısında, “son zamanlardaki rejimi sarsıcı neşriyat”tan bahisle, “Matbuata ait parti komisyonu raporunda, basın sahasında sağ ve sol cereyanlara karşı uyanık olma tavsiyesi vardır.” görüşünü dile getirmişti. “Rejimin Başyazarı” lakaplı gazeteci ve milletvekili Falih Rıfkı Atay da CHP’nin yayın organı Ulus gazetesinde, rapordaki talepleri destekleyen yazılar kaleme almıştı.

MEVCUT YASALAR YETERSİZ, CEZALAR ARTTIRILSIN

Geniş bir özeti, 6 Nisan 1944 tarihli parti gazetesi Ulus’ta yayınlanan raporda, CHP aleyhindeki haber ve yazılara karşı mevcut kanuni düzenlemelerin yetersiz olduğu ileri sürülerek, daha sert önlemler alınması istenmişti. Raporda; gazetelerde, zaman devletin (CHP'nin) genel siyasetine uygun olmayan, Türk Ceza Kanunu’ndaki kimi müeyyidelere aykırı, halk tabakaları arasında ihtilaflar oluşturan, fertler ve zümreler arasında garez ve kine yol açan yayınlar olduğu iddia edilerek, “Bu tür haber ve makalelere müsaade etmemek lazımdır.” deniliyordu. CHP’nin raporunda, bu tür neşriyat için TCK’nın ilgili maddelerinin müsamahasız uygulanması, hükümetin gazete ve dergi kapatma selahiyetinin de ceza miktarları artırılacak yeni kanun hükümleriyle tavizsiz kullanılması istenmişti.

GAZETELERİ HÜKÜMET DAĞITSIN, BÖYLECE TOPLATMASI DA KOLAY OLUR

Basın Raporu’ndaki önerilerden birisi ise gazete ve dergilerin dağıtımı için devlet kontrolünde bir dağıtım şirketinin kurulması yönündeydi. Raporda, Basın Dağıtım Şirketi’nin kurulmasının, basın vasıtasıyla iyi fikirlerin memlekette neşrini kolaylaştıracağı vurgulanırken, “Böyle bir şirket, aynı zamanda, kötülüğü dolayısıyla selahiyetli makamlar tarafından toplattırılmasına karar verilecek eserlerin kolaylıkla ortadan kaldırılmasına da yarayacaktır.” denilmişti.

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ YETMEZ, GENEL YAYIN YÖNETMENİ DE YARGILANMALI

CHP’nin Basın Raporu’nda, sakıncalı haber ve köşe yazılarıyla ilgili olarak başlatılan soruşturmalarda, kolluk kuvvetleri ve adlî makamların karşısına Sorumlu Yazı İşleri Müdürlerinin çıkarıldığından bahisle bu görevlerdekilerin ise genellikle yazı işleriyle ilgisi olmayan isimlerden seçildiği dile getirilmişti. Raporda, “bu mahsurun” giderilmesi için de yayınlarla ilgili olarak Yazı İşleri Müdürü’nün de (Genel Yayın Yönetmeni) cezaî işlem görecek şekilde yasal düzenleme yapılması istenmişti.

BAKANLAR, YAZI VE KİTAPLARA SANSÜR UYGULASIN

Milli Eğitim Bakanlığı ile diğer bazı bakanlıklarda, yazı işleriyle ilgilenen öğretmenler ile farklı memurlar bulunduğuna dikkat çekilen raporda, bu teşkilatlardaki personelden gazetelere yazı yazan veya kitap hazırlayanların çalışmalarının, öncelikle ilgili bakan tarafından incelenmesi gerektiği de dile getirilmişti. Raporda, özellikle öğretmenlerden, çocuk ve gençleri Türk İnkılabı doğrultusunda yetiştirmeleri beklendiği vurgulanarak, bu nedenle de devlet memurlarının yazı çalışmalarının yakinen takip edilmesi gerektiği anlatılmıştı.

CHP KÖTÜ, BENCİL GAZETE VE DERGİLERE YARDIM ETMEMELİ

CHP Hükümeti’nin basın kuruluşlarına yardım etmesinin lüzumlu olduğu da kaydedilen raporda, “Ancak memlekette çıkan ve çıkacak olan bütün gazete ve dergilerin iyi niyetli ellerde bulunmalarına tabii ki imkan yoktur. Bunlar arasında kötü-bencil ihtirasların veya yabancı emellerin aleti olarak hareket edenler de bulunabilir. Bu türlü gazete ve dergilere devletin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin maddi ve manevi hiçbir yardımı olmamalıdır.” ifadelerine yer verilmişti.

- Neşe Yeşilçayır, “Çok Partili Döneme Geçiş Sürecinde Türk Basını”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Mart 2011