Sıkıntı ve musibetlerden uzaklaşmaya vesile: 'Sadaka'
ensonhaber.com

Sadaka vermek, çoğu zaman ihmal ettiğimiz fakat aslında sürekli yerine getirmemiz gereken bir ibadettir.

Bir yetimin yüzünü güldürmek, ihtiyaç sahibi olan birinin ihtiyacını gidermek, başlı başına ibadettir ve sadaka, sahibini sıkıntılardan, musibetlerden uzaklaştırır, ömrünü uzatır. Hz. Peygamber (s.a.v) sadakanın önemi ile alakalı şöyle buyurmuştur:

“Âdemoğlu öldüğünde şu üçü dışında amel defteri kapanır: Devam eden sadaka (sadaka-i cariye) meydana getirenler, yararlanılan bilgi, kendisine dua eden hayırlı evlat.”

(Müslim)

Sadece maddi olarak verdiklerimiz değil, manevi hareketlerimiz de bazen sadaka sayılır. Gülümsemek, çocuklarımıza ve eşimize ikramda bulunmak, aile büyüklerimize yardımda bulunmak... Peki sadaka kimlere verilir? Sadakanın önemi ve fazileti nelerdir? Kur'an'da ve hadislerde sadaka ile alakalı nasıl bahsedilir? Hepsini bu başlıkta sizler için birleştirdik...

Sadaka nedir?

Sözlükte “(haber) gerçek olmak; doğruluk” gibi anlamlara gelen sıdk kökünden türeyen sadaka kelimesi (çoğulu sadakāt), Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için ihtiyaç sahiplerine yapılan gönüllü veya dinen zorunlu maddî yardımları, bu çerçevede verilen para ve eşyayı ifade eder.

Sıkıntı ve musibetlerden uzaklaşmaya vesile: 'Sadaka'

Sadaka kimlere verilir?

Ahlâk ve fıkıh kitaplarında sadakayla ilgili olarak zikredilen başlıca kural ve tavsiyeler şöylece özetlenebilir:

Sadaka verecek kişi niyetinde samimi olmalı, yalnız Allah’ın hoşnutluğunu gözetmeli, gösterişten kaçınmalı (el-Bakara 2/264, 272). Sadakayı başa kakmamalı, sadaka alanı rencide etmemelidir (el-Bakara 2/262-263). Sadakayı açıktan vermek güzeldir, ancak gizlice vermek daha iyidir (el-Bakara 2/271). Sadaka verirken ihtiyaç sahibi yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar, başkalarına el açma durumuna gelmiş olanlar ve özgürlüğüne kavuşmak isteyenler öncelikle görülüp gözetilmelidir (el-Bakara 2/177). Sadaka olarak verilecek mal helâl yoldan kazanılmış olmalı, verilecek kişiye en faydalı olanı seçilmelidir (el-Bakara 2/267). Kötü, çürük, yardım edilen kişinin ihtiyacını gideremeyecek derece bozuk şeylerin sadaka olarak verilmesi Kur’an ve Sünnet’te hoş karşılanmamış, İslâm âlimleri de bu tür şeylerin sadaka olamayacağını belirtmiştir. Sadakadan dönülmemelidir (Buhârî, “Hibe”, 14, 30, “Ḥiyel”, 14; Müslim, “Hibât”, 5).

Sadaka vermenin fazileti

Sadaka, sadaka veren kişinin imanına delildir. Zira sadaka, hem zekât hem de hayır-hasenât anlamına gelir. Bunları yerine getirmek de imandan kaynaklanır.

Şefkat, yardım, çevreye karşı duyarlılık, zayıf ve kimsesizleri korumak hep iman alâmetidir.

Merhametsizlik, haksızlık, duyarsızlık, kabalık ve katılık dinî duygudan, sorumluluktan, Allah'ın huzurundaki hesaplaşmaya önem vermemekten, kısacası imansızlıktan ileri gelir.

“Dini yalan sayanı gördün mü? O, yetimi iter-kakar ve asla fakir fukaranın doyurulmasını teşvik etmez.” [Maun Sûresi (107), 3] âyeti bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. O halde sadaka, imana ve ondan kaynaklanan üstün İslâmî değerlerin varlığına delildir. Öte yandan sadakt ka veren mü’min, kıyamette malını nereye harcadığı sorulduğu zaman, verdiği sadakayı gösterecektir.

Hz. Peygamber (s.a.v); 'Sadaka belayı def eder ve ömrü uzatır.' buyurmuştur. Bu yüzden her türlü iç sıkıntımızda, sadaka vererek rahatlama yoluna girmiş bulunuruz.

Sıkıntı ve musibetlerden uzaklaşmaya vesile: 'Sadaka'

Hz. Mevlana, sadakadan şu şekilde bahsetmiş:

“Mal, sadaka vermekle hiç eksilmez. Bilâkis hayırlarda bulunmak, malı kaybolmaktan, zâyî olmaktan korur! Verdiğin zekât, kesene bekçilik yapar, onu korur. Kıldığın namaz da sana çobanlık eder, seni kötülüklerden ve kurtlardan kurtarır.

Ekin ekenin ambarı boşalır, lâkin hasat vakti gelince, saçtığı tohumlara karşılık kaç mislini geri alır! Boşalttığı bir ambara mukâbil, kaç ambar dolusunu iâde alır!.. Fakat buğday, yerinde kullanılmaz da ambarda saklanırsa, bitlere, küçük kurtlara, farelere yem olur. Bunlar onu tamamıyla mahvederler.”

Sadakanın İslam dinindeki yeri ve önemi

Âyet ve hadisler sadakayı teşvik ettiği gibi bunun insan onurunu kırmayacak biçimde gerçekleştirilmesine de büyük önem vermiş, dilenmeyi insanın saygınlığıyla bağdaşır bulmamıştır.

Türk kültüründe “sadaka taşı” (sadaka çukuru) adıyla bilinen ve Tanzimat dönemine kadar devam etmiş olan yardımlaşma usulü dilenciliğin önlenmesi veya asgari düzeye indirilmesi için alınmış bir tedbir mahiyetindedir.

Camilerin herkesin göremeyeceği bir köşesine konulan mermer bir sütunun üstüne bir çukur açılır, isteyenler sadakalarını buraya bırakır ve ihtiyaç sahipleri ihtiyacı olan miktarı alarak sıkıntısını giderirdi.

Öte yandan hadislerde sadaka kavramının Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya vesile olan her türlü hayırlı söz ve eylemi içine alacak geniş bir kapsamda kullanılmasından, özveri ve yardım duygusu ile yapılabilecek işlerin maddî imkânla sınırlı olmayıp samimiyet ve dürüstlük temeline dayalı her davranışla sevap elde edilebileceği anlaşılmaktadır.

İslam Ansiklopedisi'nde yer alan bilgilere göre,  kişinin kendi ailesinin nafakasını temin etmesi, misafirlerine ikramda bulunması, eşiyle birleşmesi, meyvelerinden başkalarının faydalanacağı ağaç dikmesi, kötülüklerle mücadele edip iyilikleri tavsiye etmesi, din kardeşine selâm vermesi, güzel söz söylemesi, güler yüz göstermesi, özürlü kişilere yardım etmesi, cemaatle namaza katılmak için yürümesi, insanlara zarar veren bir nesneyi yoldan kaldırması gibi iyi davranışlar sadaka olarak nitelenmiştir.

Sadaka ile alakalı ayetler

"Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Bu ikisinde insanlar için büyük zarar ve bazı faydalar vardır; zararları da faydalarından büyüktür. Sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: İhtiyaç fazlasını. Allah sizin için âyetlerini işte böyle açıklıyor ki düşünesiniz." (Bakara Suresi 219)

"Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir)." (Bakara Suresi 263)


"Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez."(Bakara Suresi 264)


Sıkıntı ve musibetlerden uzaklaşmaya vesile: 'Sadaka'


"Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da keffaret olur. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." (Bakara Suresi 271)
"(Sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. İffetlerinden dolayı (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler. Siz hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir." (Bakara Suresi 273)
"Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah hiçbir günahkâr nankörü sevmez." (Bakara Suresi 276) "Eğer borçlu darlık içindeyse ona eli genişleyinceye kadar mühlet verin. Eğer bilirseniz, (borcu) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha hayırlıdır." (Bakara Suresi 280)

"Bir sadaka vermeyi, yahut iyilik yapmayı, yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah'ın rızasını kazanmak için yaparsa, biz ona büyük bir mükâfât vereceğiz." (Nisâ Suresi 114)

"Onda (Tevrat'ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir." (Mâide Suresi 45)

"İçlerinden sadakalar konusunda sana dil uzatanlar da var. Kendilerine ondan bir pay verilirse, hoşnut olurlar; eğer kendilerine ondan bir pay verilmezse, hemen kızarlar." (Tevbe Suresi 58)

Sıkıntı ve musibetlerden uzaklaşmaya vesile: 'Sadaka'

"Sadakalar (zekatlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Tevbe Suresi 60)

"İçlerinden, "Eğer Allah bize lütuf ve kereminden verirse mutlaka bol bol sadaka veririz ve mutlaka salihlerden oluruz" diye Allah'a söz verenler de vardır." (Tevbe Suresi 75)

"Sadakalar hususunda gönüllü bağışta bulunan mü'minlerle, güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya; işte Allah asıl onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için elem dolu bir azap vardır." (Tevbe Suresi 79)

"Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekat) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." (Tevbe Suresi 103) Bunun üzerine (Mısır'a dönüp) Yûsuf'un yanına girdiklerinde, "Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükafatlandırır" dediler. (Yûsuf Suresi 88) "Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkar erkeklerle itaatkar kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükafat hazırlamıştır." (Ahzâb Suresi 35) Sıkıntı ve musibetlerden uzaklaşmaya vesile: 'Sadaka' "Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükafat da vardır." (Hadîd Suresi 18) "Ey iman edenler! Peygamber ile başbaşa konuşacağınız zaman, başbaşa konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şâyet (sadaka verecek bir şey) bulamazsanız, bilin ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Mücâdele Suresi 12) "Başbaşa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da, sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Resülüne itaat edin. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." (Mücâdele Suresi 13) "Herhangi birinize ölüm gelip de, "Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!" demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın." (Münâfikûn Suresi 10)

Sadaka ile alakalı Hadis-i Şerifler

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:

“İnsanların her bir eklemi için her gün bir sadaka gerekir. İki kişi arasında adâletle hükmetmen sadakadır. Bineğine binmek isteyene yardım ederek bindirmen yahut yükünü bineğine yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Namaz için mescide giderken attığın her adım bir sadakadır. Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan gidermen de sadakadır.” (Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Müslim, Zekât 56)

“Her meşrû ve güzel iş sadakadır.” (Buhârî, Edeb 33; Müslim, Zekât 53)

“Her birinizin her bir eklemi (ve kemiği) için bir sadaka gerekir. Binaenaleyh her tesbih sadakadır, her hamd sadakadır, her tehlil sadakadır, her tekbir sadakadır. İyiliği tavsiye etmek sadakadır, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kulun kuşluk vakti kılacağı iki rek’at namaz bütün bunları karşılar.” (Müslim, Müsâfirîn 84, Zekât 56.)

“Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mizânı, sübhânellah ve elhamdülillah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır. Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu âzâd kimi de helâk eder.” (Müslim,Tahâret 1.)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve şöyle dedi:

- Ey Allah’ın elçisi! Hangi sadakanın sevabı daha büyüktür?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurdu:

- “Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatın yerindeyken, cimriliğin üzerinde, fakir düşmekten endişe etmekteyken, daha büyük zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. (Bu işi) can boğaza gelip de “falana şu kadar”, “filana bu kadar” demeye bırakma. Zaten o mal vârislerden şunun veya bunun olmuştur.” (Buhârî, Zekât 11, Vasâyâ 17; Müslim, Zekât 92)