Türkiye'de doğum hızının azalmasının gelecek yıllar açısından sosyal ve ekonomik bir baskı oluşturmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Bu konuda yapılan araştırmalar da konunu önemine vurgu yapıyor.
Türkiye'de demografik dönüşüm, sonuçları ve alınabilecek tedbirler, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmet Koç tarafından kaleme aldı.
Türkiye'de düşen doğurganlık oranının olası sonuçlarını ve bu eğilimin nasıl tersine çevrilebileceğine dair analizde, "Doğurganlık hızı neden yavaşladı?" sorusuna yanıt verildi.
"GELİŞMİŞ ÜLKELERİN YAŞADIĞI SÜRECİ GECİKMELİ OLARAK YAŞIYOR"
Türkiye’nin yaşadığı demografik dönüşüm süreci, sadece ülkemizde deneyimlenen bir süreç olmadığını belirten İsmet Koç; Türkiye, Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Uzak Doğu ve Okyanusya’daki gelişmiş ülkelerin 1750’lerden beri yaşadığı süreci gecikmeli olarak yaşadığını dile getirdi.
DOĞURGANLIK HIZININ YAVAŞLAMASININ 6 NEDENİ
İsmet Koç, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın üç çocuk söylemine ve yapılan yasal düzenlemelere karşın Türkiye'de özellikle 2013 ve sonrasında doğurganlık hızının hızlı bir şekilde düşmesinin arkasında yaşanan demografik dönüşüm sürecinde ortaya çıkan 6 farklı fakat birbiriyle ilişkili mekanizmanın katkısı bulunmaktadır." diyerek, doğurganlık şu ifadeleri kullandı:

1- ÇOCUĞUN İŞ GÜCÜNDEN YARARLANILMAMASI
Bu mekanizmalardan ilki çocuğun iş gücü ve sosyal güvence özelliğinin ortadan kalkmasıyla ve niceliğin yerini niteliğin almasıyla çocuğun maliyetinin artması ve değerinin azalmasıdır.
2-TOPLUMDA ÇOCUKSUZLUĞA DOĞRU GEÇİŞİN YAYGINLAŞMASI
İkincisi, ülkede iki çocuk normunun yerleşmesi sonrasında zamanla bir çocuk normuna ve giderek de 'sosyal inferilite' olarak tanımlanan çocuksuzluğa doğru bir geçişin yaygınlaşmasıdır.

3-KUŞAKLAR ARASINDAKİ BAĞIN ZAYIFLAMASIYLA BAKIM YÜKÜNÜN ARTMASI
Üçüncü neden ise çekirdek ve dağılmış aile yapılarının artması biçiminde gerçekleşen aile yapısının değişmesi sürecinde kuşaklararası bağların zayıflaması ve yeni kurulan ailelerin bakım yükü nedeniyle çocuğa olan talebinin azalması olarak açıklanabilir.
4-İLK DOĞUM YAŞININ YÜKSELMESİ
Dördüncü neden olarak ilk doğum yaşının yükselmesi söylenebilir. Ülkemizde evlenmenin ön koşullarının ağırlaşması ve hayat tarzının değişmesi sonucu ilk evlenme yaşının kadınlar için 27'ye; ilk doğum yaşının 29’a kadar ertelenmiş durumdadır.

5-MADDİ BELİRSİZLİKLERİN ARTMASI
Beşincisi, gelir seviyesi, istihdam, fiyat istikrarı ve konut kiraları ve fiyatları alanlarında ortaya çıkmış olan sosyoekonomik belirsizliklerin çok güçlü olarak kendini hissettirmesidir.
6-FİNANSMAN YETERSİZLİĞİ
Son olarak, doğru bir zamanlamayla geliştirilen müdahale programının unsurlarının gücünü artıracak finansmanın ve bu programı destekleyecek diğer politika ve stratejilerin yetersiz olmasıdır.