Ümit Yenişehirli yazdı: CHP’nin 1947’deki ‘irticacı’ kurultayı

CHP'nin 3 günlük 39. Olağan Kurultay süreci başlarken ​​​​​​​​​Ümit Yenişehirli, 1947 tarihli ve merkezinde din gündemi bulunan kurultayında yaşananları yazıdı.

İçkili poker partileriyle övünüyoruz / Din terbiyesinin vakti geldi, geçiyor

‘İrtica hortluyor’ yaygarası yalandır / Allah korkusu kayboldu

...

CHP, bir kez daha kurultaya gidiyor. Üç gün sürecek toplantıda parti programında da bazı değişiklikler yapılacak. CHP'nin yine program değişikliği gündemiyle toplandığı 1947 tarihli bir kurultayı var ki, “CHP’nin fabrika ayarları" düşünüldüğünde, bu kurultay inanılmaz konuşmalara sahne olmuştu.

‘İRTİCACI KURULTAY’ TAM 18 GÜN SÜRMÜŞTÜ

Çok sayıda CHP'li milletvekili ve delege, tam 18 gün süren kurultayda, “CHP’nin, laiklik adı altında adeta dine karşı savaş açtığını, kadınlı erkekli içkili kumar toplantılarıyla övünüldüğünü, Allah’ı tanımaz bir topluluğun ortaya çıktığını, içki, kumar ve ahlaki çöküntünün arttığını” dile getirmişti. 17 Kasım - 4 Aralık 1947 tarihleri arasında çalışmalarını sürdüren CHP’nin VII. Kurultayı, bu haliyle adeta tek gündemli, “din gündemli” toplanmıştı.

Bu kurultay, II. Dünya Savaşı sonrası, savaşın galibi Batılı devletlerin zorlamasıyla CHP’nin kerhen geçtiği çok partili sistemdeki ilk kurultay olmuştu. Yeni kurulan muhalif partilerin, özellikle de Demokrat Parti'nin inançlara saygılı ve düşünce hürriyetini genişleten politikaları milletin teveccühünü kazanınca, CHP zorda kalmıştı. Baskıcı tek parti yönetiminden dolayı zaten halktaki karşılığı gerileyen iktidar, dinî alandaki uygulamalarından dolayı da büyük tepki çekmekteydi. Bu kurultay, o bozuk imajı düzeltme amacını gütmekteydi.

"DİNİ TERBİYENİN VAKTİ GELDİ DE GEÇİYOR BİLE"

Kurultayda söz alan birçok konuşmacı, CHP’nin takip ettiği laiklik politikasının halkta büyük tepkiye yol açtığını belirterek, bu duruma karşı acilen önlem alınması, özellikle de din eğitimine önem verilmesi gerektiğini vurgulamıştı.

Kayseri Delegesi Şükrü Nayman, yalnızca din işlerini devlet işlerinden ayrı tutmakla millete karşı görevin yerine getirilmiş sayılamayacağını belirterek, “Bugünkü ihtiyaç, Türk milletinin hasretle özlediği manevi gıda ihtiyacıdır. Ruhları manevi gıdadan mahrum olan, yalnız maddeye tapan milletlerde ahlaksızlığı önlemek asla mümkün olamamıştır. Manevi gıda da ancak din yoluyla, dolayısıyla din eğitimiyle alınabilir. Din terbiyesinin zamanının geldiğini, hatta geçmiş olduğunu kabul etmeliyiz.” demişti.

"SABAHLARA KADAR KADIN ERKEK KARIŞIK İÇKİLİ POKER PARTİLERİNDEYİZ"

Konuşmasında, Batılı ülkelerde dini eğitime verilen öneme de değinen Nayman, “Harp sonu Amerika’da, Avrupa’da radyolar, harıl harıl dini konferanslar vermekte, kiliseler dolup boşalmaktadır. Buna mukabil biz iftar sofraları yerine, içki masalarında, sabahlara kadar kadınlı – erkekli briç ve poker partileri yapmayı bir yenilik olarak kabul ediyor ve bununla övünüyoruz.” ifadelerini kullanmıştı.

"LAİKLİĞE HALEL GELMESİN DİYE MİLLETE KARŞI GÖREVLERİMİZİ YAPMIYORUZ"

Kurultayda söz alan Kocaeli delegesi Yusuf Ziya Kösemen de benzer görüşleri dile getirerek, laiklik ilkesinin hatalı yorumlandığını vurgulamıştı. Kösemen, “Din eğitimi yapılmadığı için toplumda ciddi bir din bilgisizliği vardır. Laiklik umdesine bir halel gelmesin diye Milli Eğitim Bakanlığı, din eğitimi sağlamakla ilgili görevini ihmal etmektedir. Esas gaye, esas dava nedir? Vatandaş ne istiyor? Bunu aramak lazımdır. Bugün vatandaşlar, memleketimizde dini tedrisat, din terbiyesi, ahlak terbiyesi istemektedirler.” demişti.

ŞİMDİ “İRTİCA HORTLUYOR” DİYE YAYGARAYA BAŞLARLAR

Maraş delegesi Emin Karpuzoğlu ise din eğitiminin ciddi bir gereksinim olduğunu vurgulayıp, din eğitimiyle irtica arasında bağ kurmaya çalışan yorumlara tepki göstermişti. Karpuzoğlu, şunları söylemişti:

Biz aziz vatanımız ve kahraman milletimizin geleceğini garanti etmek için, yeni nesle mutlaka din ahlakının, din terbiyesinin verilmesiyle doğru yolu göstermiş olacağız. Okullarda din eğitiminin yapılmaya başlanmasıyla doğabilecek tepkiler yaygaradan öteye gitmeyecektir. Belki burada, belki de başka yerde haykıracaklar olacaktır. ‘İrtica hortluyor, vatan tehlikede, rejim gidiyor’ diyeceklerdir. Fakat bunlar tamamen yalan, yaygara ve uydurmadır.

"MİLLETİN KALBİNDEN ALLAH'I ÇIKARMAYA ÇALIŞIRSANIZ NE ŞEHADET NE GAZİLİK KALIR"

Karpuzoğlu konuşmasında ayrıca, CHP’nin laiklik tarifini de eleştirerek, “Laiklik ilkesiyle ilgili maddede, ‘Laiklik, milletin her yönden ilerleyip yükselmesindeki başlıca muvaffakiyet (başarı) amilidir (sebebidir).’ denilmektedir. Bu cümleyi anlayamıyorum. Acaba yüksek komisyon, dini, ilerlemeye mani mi kabul ediyor? Bin seneden beri kıtalarda at oynatan bu milletin kalbinden, vicdanından Allah’ını çıkarmaya çalışırsanız, sadece milli duygu ve inançla ne şehadete sevk edebilirsiniz, ne de gaziliği kazanabilirsiniz.” diye konuşmuştu.

DİNİ, CAHİL ÖĞRETMENLER ÖĞRETEMEZ, İLAHİYAT FAKÜLTELERİ AÇILMALI

Çorum delegesi Abdülkadir Güney de din eğitimine kayıtsız kalmanın yanlışlığını vurgulamıştı. Güney, din eğitimini “cahil öğretmenler”in eline bırakmamak için, üniversitelerde ilahiyat fakülteleri açmanın gerekli olduğunu söylemişti. Bu görüşlerini, dönemin Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye de aktardığını anlatan Güney, şunları dile getirmişti:

Bu sözlerimi 23 Kasım 1947 günü akşamı, davetli bulunduğum köşklerinde milli şefimiz İnönü’ye de arz ettiğim sırada, sofrada bulunun delege arkadaşlarımdan biri ‘Paşam, altı okunuza dokunmak istiyorlar.’ demişti.

Orası tartışma yeri olmadığından şimdi cevap vermek isterim: Ben altı okumuza dokunmak istemiş değilim, millet ve memleketin maddi ve manevi saadetinin sağlamasını istiyorum.

"MİLLET BİZE, 'CENAZEDE TELKİN VERECEK İMAM YETİŞTİRİN' DİYOR"

Kurultayda söz alan CHP Seyhan Milletvekili Sinan Tekelioğlu da yaptığı konuşmada, din eğitiminin eksikliğinde dolayı milletin cenazelerini defnetmekte zorluk yaşadığını kaydetmişti.

Tekelioğlu, “Millet bize, ‘Diyanet İşleri, mektep açsın, bize hoca, ölü gömecek, telkin verecek imam yetiştirsin’ demektedir.” ifadelerini kullanmıştı. Bir başka CHP Milletvekili Hamdullah Suphi Tanrıöver de yine aynı sorundan bahisle, “Altı Meclis hademesi yanıma geldi. ‘Eğer bize imam hatip vermezseniz ölülerimizi köpek leşi gibi toprağa gömeceğiz.’ dediler." ifadelerini kullanmıştı.

"İÇKİ, KUMAR ALMIŞ YÜRÜMÜŞ, ALLAH KORKUSU KALMAMIŞ"

Sinan Tekelioğlu ayrıca, dinsizliğin bir memleket için büyük bir tehlike olduğunu ifade ederek, “Bugün; kumar, içki almış yürümüş, ahlak tamamen tefessüh etmiştir. Dinsiz bir milletin memleketinde hiçbir korku kalmaz, yaşayabilmesi için bir mefhumdan korkusu olmalıdır. Milletin varlığının devamı için, bu din mefhumu lazımdır. Gençlerde anaya, babaya, büyüğe itaat kalmadı. ‘Allah nedir?’ deyince, Allah’ın ne olduğunu bilmiyor, tanımıyor.” şeklinde konuşmuştu.

"HIRİSTİYANIN, MUSEVİNİN DİNİ OKULU VAR, MÜSLÜMANIN YOK"

Konuşmasında, milletin çoğunluğunun Müslüman olmasına rağmen, dini eğitimde büyük eksiklikler bulunduğunu kaydeden Tekelioğlu, şu değerlendirmeleri dile getirmişti:

Diyanet İşleri Reisliği vardır, kadrosuna aldığı memurlarına maaş veriyoruz. Öbür taraftan da Türk Hıristiyanlar, Türk Museviler var. Onların evkaf idarelerini kendilerine vermişiz. İslam dinine mensup olan cemaatin başına ise Diyanet İşleri Reisi diye birisini oturtmuşuz. Fakat hiçbir iş yapmayarak, kolları bağlı bırakmışız. Türkiye’deki Hıristiyan ve Museviler, kendileri için okullar açarak din adamları yetiştiriyor. Müslümanlar ise bu anlamda haksızlığa uğruyor.

“DİN, ALLAH’LA KUL ARASINDA” İSE DİYANET’İ NİYE KURDUK?

Kurultayda, CHP’liler tarafından sıklıkla dile getirilen, “Din, Allah’la kul arasındadır.” ifadesi de eleştirilmişti. CHP Milletvekili Hamdullah Suphi Tanrıöver, bunun yanlış bir yorum olduğunu söylemişti.

Tanrıöver, “İnkılabı yapanlar bunu böyle addetselerdi Diyanet İşleri Reisliği’ni ihdas etmezlerdi. Bu durumda, devlet dini ihtiyaçları mutlaka karşılamak durumundadır. Karşılamayacaksa, Diyanet İşleri Reisliği devlet teşkilatı içerisinden çıkartılmalıdır.” demişti.

"YENİ MEVLİT”İ KALEME ALAN ÇAĞLAR: DİN, İRTİCADIR

CHP’nin Yedinci Kurultayı, inanç özgürlüğü alanında böylesine şaşırtıcı değerlendirmelere sahne olurken, az sayıdaki isimler ise yine şaşırtmayarak, CHP’nin bilindik tezlerini savunmuşlardı. “Atatürk ekber” başlıklı mısralar yayınlayan, içinde “Ol Zübeyde, Mustafa’nın annesi” gibi ifadelerin yer aldığı “Yeni Mevlit”i kaleme alan CHP Milletvekili Behçet Kemal Çağlar, özgürlük taleplerini eleştirerek, şunları söylemişti:

Biz laikliği, kara taassubun bir kene gibi, milletin dimağına ve tefekkürüne yapışmasına son vermek için getirdik. Yoksa ayakta kalamayız, onun için laiğiz. Taassubun kara uçurumuna tekrar dalmaya niyetimiz yok. Asırlar boyunca tekrar eden irtica, din irticadır.

Bugünkü medeniyet istekleriyle iyice aydınlanmamış kitleler, ‘Kur’an alfabesini getireceğim.’ diyen gayretkeşlerin tesirinde kalıyor. Azınlıkta kalsak bile laiklikten vazgeçmemeliyiz. Kurtarıcı devrimleri beklemek için yaşıyoruz. Hayatımızın başka bir hikmeti yoktur.

CHP kurultayının sonunda ise inanç hürriyetini savunan milletvekili ve delegelerin istekleri yine kabul edilmemişti. Kurultayda çoğunluğa sahip delegeler, “Daha sonra görüşülmek üzere” kaydını düşerek önergeleri reddetmişti.

- Prof. Dr. L. Hilal Akgül, “VII. CHP Kurultayında Laiklik Tartışmaları”, Bilgi Üniversitesi Bilgi ve Bellek, Sayı 7, 2007