Aynı yıl içinde bu sefer Zeki Ökten, “Ses” ile çevirir kamerasını 12 Eylül’e. Ses, altı yıl cezaevinde kalan ve gördüğü işkenceden dolayı sol kolu sakat kalan bir gencin, bir sahil kasabasında yeniden hayata uyum sağlamaya çalışırken, bir adamın sesini işkencecisinin sesine benzeterek onunla girdiği hesaplaşmayı anlatır.
Yine bir devrimci hapisten çıkıyor ve dağılmış hayatını toparlamaya uğraşıyor. 12 Eylül öncesinde Siyasi olaylara karışan Hüseyin, abisinin ölümüne neden olduğu için ailesi tarafından adeta lanetlenmiştir.
Bu kez dönemin tahribatı Hüseyin’in üzerinden değil de geride kalan kadın ve çocuk üzerinden anlatılırken, Alasya, cuntanın dolaylı mağdurlarının izini sürer.