Mülkiye (Siyasal Bilimler Fakültesi)’ye Maliye ve İktisat Bölümüne kaydolur. En yakın arkadaşları Sezai Karakoç, Hasan Basri,Muzaffer Erdost, Nihat Kemal Eren’dir.
Keşke bütün vaktini edebiyata ayırabilseydi Süreya.. Geçim derdiyle Maliye Bakanlığı’nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik, darphane müdürlüğü gibi işlerde çalışmasaydı der insan.. Neler yazardı daha.
Aramızdan, 9 Ocak 1990’da ayrılan ünlü şair Cemal Süreya’nın, hayatı boyunca 40’a yakın ev değiştirdiği söylenir.. Şair, değiştirdiği evlerin sayısını, son şiir kitabı ‘Güz Bitiği’nde şöyle belirtiyor: “Hiçbir semtte berberin olmadı,/ 1954-1980 yılları arasında,/ 26 yılda 28 ev değiştirdin;/ Leke kuşağı nasıl tanımaz seni.”
Ece Ayhan ile 1987’de “Şehir” dergisinde yaptıkları “Kıyı Bucak” başlıklı konuşmalarda Beyoğlu 37. İlkokulu’nun ikinci sınıfındayken, adından, soyadından, okulundan, mahallesinin adından, sokağının adından utandığını söyleyen Cemal Süreya, bunu şöyle açıklıyor: “Düşün: adım Cemalettin, soyadım Seber (ki anlamı yok, herkes yanlış anlıyor); Pürtelaş Mahallesi’nde oturuyoruz, sokağımızın adı da Tavukuçmaz... Okulum da ahşap bir yapı; A, B, C diye şubeleri olmayan çok küçük bir okul, Pürtelaş’ın anlamını da bilmiyorum. Yıllar sonra anladım gerçeği: O adlar (benim kendi adım dışında) ne güzel adlarmış.”
Yazar olmaya karar verdiğinde de yazara yakışır bir ad bulmaya girişir ve Cemalettin’i kısaltarak, yanına “Süreyya”yı ekler, zamanla “Seber”den vazgeçer. 1956’da yayınlanan “Elma” şiirinin son dizesinde adının bir harfini attığını duyurur ve bunun nedeni olarak bir iddiayı kaybetmesini gösterir. Yakın çevresine göre ise asıl neden “Üvercinka” başlıklı şiirinin esin kaynağı olan ve şiirin yayınlanmasından kısa süre önce ayrıldığı sevgilisidir.
Cemal Süreya kendisi için “büyük şair” değil, “cins şair” tanımını uygun gören bir şair Onu da şu sözlerle açıklıyor “Sözgelimi Baudelaire benim için cins şairdir, Victor Hugo ise büyük şairdir. Büyük şair, galiba kitlelerin duygularını veya onların isteklerini yansıtmış, büyük temalara yönelmiş kişidir. Cins şairler ise hayatı, dünyayı daha çok kendi imbiklerinden geçirmişlerdir. Abdülhak Hamit büyük şairdir, Yahya Kemal hem cins hem büyük şair. Nazım Hikmet de öyle, hem cins hem büyük şair.”