Geçmişten bugüne keşifler, savaşlar ve şövalyelik üzerine derin bir hatırlatıcı görevi yapan şatoların en görkemlisini sizin için derledik...
Bunun nedeni ise, Türk tarihinde merkeziyetçi bir yönetim olmasına dayanır. Osmanlı İmparatorluğu’nda şehirleri korumak için yapılan kalelerde ayrıca bir derebeyi veya soylu oturmazdı.
Dünyadaki diğer kültürlere baktığımızda ise tarihlerinde soylular sınıfı oluşmuş, aynı zamanda bölgelerini koruyan bu soylular bu korunaklı kalelerde hayatlarını sürdürmüşlerdir.
Eğer bir Avrupa’nın en iyi şatoları listesine rastlarsanız, içinde Galler’den bir şato barındırmayan hiçbir listeye itibar etmeyin. Savaş ve isyanlarla geçen kargaşalı tarihiyle bu Galler bölgesi, kilometrekare başına dünyanın herhangi bir yerindeki bütün ülkelerden daha fazla şato barındırır. Bizim favorimiz olan Carreg Cennen, listemizdeki yıkılan tek şato.
Aslında biz Carreg Cennen’i, 1462’deki harap olduğu dönemden sonrasındaki haliyle seviyoruz. Brecon Beacons Ulusal Parkı’nda tek başına duran bir kalker kayanın üstünde inşa edilmiş ve sık sık sisle örtülen Carreg Cennen, belki de bölgenin en davetkar kalesidir. Ayrıca daha büyük olan Caerphilly Şatosu kadar popüler olmayan Carreg Cennen, bizim gönlümüzde her zaman en özeldir. Şato nisan-ekim ayları arasında her gün açıktır.
Avusturya’nın Salzachtal Vadisi’nin doruklarında Berchtesgaden Alplerinin çarpıcı zirvelerinin arasındaki bu kale; 900 yıldan uzun bir süre içerisinde sırayla krallara, başpiskoposlara ve mahkumlara ev sahipliği yapmış (bir dönem devlet hapishanesi olarak kullanıldı).
Bugün Hohenwerfen Şatosu, başlıca doğan kuşuyla avlanma merkezlerinden biri. Burada kraliyet avlanma tarzı günlük gösteriler sergilenir.