Yeni Camii, Mısır Çarşısı, Sirkeci Tren Garı, baharat kokan sokakları ve kızaran balıkların yükselen dumanı… Nasıl da güzel anlatıyor İstanbul masalını.
Eminönü ilçesinin bulunduğu mevki, İstanbul'un ilk kurulduğu mevki.
Tarihi İstanbul'un kuruluşu kadar eski olan Eminönü, İstanbul'un ön önemli ve en bilinen tarihi eserlerini de içinde barındırır.
Meydandaki seyyar satıcılar zabıtanın geleceğini mutlaka önceden haber alır, hemen toplanır, kaçarlar. Zabıta geçtikten beş dakika sonra yine herkes aynı yerine döner. Gün içinde defalarca tekrarlanır bu koşturmaca.
Balık ekmek semtle özdeşleşen bir ikon. Her köşesinde bir tezgâhta pişer hamsiler, istavritler. Kıyıya doğru bağlanmış teknelerden balık ekmek satılırdı. İnsanlar bota doğru çömelir sırasını beklerdi. O tekneden yediğin balığın tadı bile bir başkaydı. Eskiden kağıda sarar verirlerdi; ayaküstü yerdik. Şimdi işi büyük zincir mağazalara döktüler. Kafeler açtılar.
Afrikalı seyyar satıcısından, demirhindisine, balık ekmekçisinden, korsan kasetçisine, camisinden, vapur iskelelerine say say bitmeyecek milyon türden rengi bünyesinde barındıran bir semt burası.