Kemal Sunal’ın filmlerinin tekrar gösterildiği anlar, Türkiye’de “tüm çocuklukların yeniden vizyona girdiği” anlardır. Ya da ben öyle hissediyorum. Çocukken arsadaki maçlardan feragat etmemi sağlayan tek şey onun filmleriydi. Hababam Sınıfı’nın video kasetlerini almış, aynı sahnelerde aynı çocuk kahkahalarımı atmıştım. Hala evimde “Korkusuz Korkak” adlı filmin video kaseti var. Bilmiyorum, komik geliyor işte, sıcak falan. Of yaa, edebiyat parçalayıp güzel cümleler kurmaya çalışan çağdaş olma derdindeki gazetecilere döndüm. Bu durumdan da rahatsızım. Kemal Sunal var ya; babadır. Süper komiktir. Her ifadesi, aklı yarımlığını yansıtışı, yürüyüşü, eti, sütü, yünü of yani. Adam fenomen kardeşim. 82 film yapmış, 81 tanesi vizyonlarda yüzbininci reytinglerini kırıyor, sonuncusu Propaganda ise gösterildiği sezonun en çok gişe yapan filmi.
Var ya, salağım ben aslında. Onun filmlerine ayırdığım zamanı derslerime ayırsaydım beş master yapar, üç konçerto besteler, Spielberg’le ortak kurduğum şirkette Jurassic Park III’ün senaryosunu yazardım ve de daha çok para kazanırdım. Hiçbir kanal bana “aferin, acayip seyrettin, sayende reytingleri kütürdettik, al şu para da senin” demedi.