Oyuncu Esra Dermancıoğlu, kızı Refia ve boxer cinsi köpeği Şiva ile yüksek tavanlı bir Galata evinde yaşıyor. Ünlü oyuncu, dekorasyonu kendi sıcak ve nostaljik ruhunu yansıtan bu etkileyici dairenin kapılarını InStyle Home’a açtı.
Vizyondaki “Kadın İşi Banka Soygunu” filminin başrolünde... Ayrıca “90’lar” dizisinde Papatya Şükran olarak karşımıza çıkıyor. Ama kitlelerin hafızalarına hiç kuşkusuz “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisindeki muhteşem (!) yenge karakteri Mukaddes’le kazındı.
“İlk rol aldığım film uzun metrajlı absürt bir komedi olan Moral Bozukluğu ve 31” diye hatırlatma yapıyor hemen Esra Dermancıoğlu yatak odasında çekim için makyajı yapılırken.
İkinci Kat Karaköy’de “Şapkalı O***** Çocuğu”nda oynuyor ve D22 Tiyatrosu’nda yakında yeni bir oyuna daha başlayacağının haberini veriyor. Anlayacağınız gündemi oldukça yoğun. “Evde olma fikrine bayılırım, koşarak gelirim evime. İşim gücüm yoksa hiç çıkmayabilirim günlerce” diye anlatmaya başlıyor tüm içtenliğiyle.
Galata’da aslına uygun yeniden inşa edilen bu apartman dairesine 3,5 yıl önce taşınmış. Daha önce Gümüşsuyu’nda oturuyormuş: “Kendimi yüksek tavanlı mekanlarda çok iyi hissediyorum. Bundan önceki evim de böyle ferahtı. Burayı dostum Derya Alabora sayesinde buldum. Evi ilk o gördü. ‘Tam sana göre bir yer var’ diye bana haber verdi. Dairenin yüksek tavanı, büyük pencereleri etkiledi beni...” Öğrencilik yılları Beyoğlu’nda, Fransız Lisesi Pierre Loti’de geçtiğinden Galata’nın hayatında ayrı bir önemi olduğunu söylüyor.
Sonrasında İngilizce için Boston’un yolunu tutmuş. Onun üzerine İsviçre-Luga-no’da sanat tarihi okumuş. Oyunculuk ise hayatına daha sonra girmiş. “Çiğdem Simavi’nin KÜSAV’ında ve antikacılar arasında rahmetli Monik Benardete ile gezinirken oyunculuk dünyasına adım attım” diye neşeyle anlatıyor. Şahika Tekand’ın Stüdyo Oyuncuları eğitiminin ardından Laçin Ceylan ve Derya Alabora’dan da drama konusunda dersler almış.
GEÇMİŞTEN GELEN ÖZEL PARÇALAR
150 m2’lik dairesine ve dekorasyonuna gelince... Üç oda, bir banyo, iki misafir tuvaleti ve salona açılan ferah bir mutfaktan oluşuyor burası. Eskiye olan bağlılığı, sanat birikimi ve renkli kişiliği evinin şekillenmesinde ciddi rol oynamış. Evi tamamen kendi dekore edip tadilatsız girmiş içine: “Çoğu eşyam ya aile evimden benimle buraya gelmiştir ya da alışveriş yapmayı çok sevdiğim arkadaşlarım Emel Güntaş’ın veya Erkal Aksoy’un mağazasındandır.” Tablo ve kitaplar onun için çok değerli. Mutfaktaki Cengiz Özer’in tablosunu büyük bir aşk duyarak satın aldığını söylüyor, “Gördüğümde aşık olmuştum, katalogdaki adının ‘Aşk’ olmasına hiç şaşmadım doğrusu” diyor gözleri parlayarak.