Bu güzel kızlar ve göz kamaştıran gece kulübü ne İstanbul'da ne de bir Avrupa ülkesinde. Peki burası neresi?
Burası Batı Şeria'da İsrail işgali altındaki Filistin şehri Ramallah...
İşte Çınar Oskay'ın kaleminden acıların unutulmadığı ama insanlar bir kaç saat nefes almasını sağlayan gece külübünü..
‘İşgalin güzel kızları’
“Güzel kızlar” diyorum.
“Evet, dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da çok güzel kızlar var. Ama burada gördüklerin, işgal altındaki güzel kızlar.”
Bu sözler, beklediğimden çok daha vurucu bir röportaj olacağını gösteriyor. Devam ediyor:
“Burada gece eğlenenlere kötü gözle bakılır. Kimsenin acıları unuttuğu yok ama günün sonunda insanız. 3-4 saat nefes almalıyız.
Gördüklerin üniversite öğrencileri, işadamları, aileler. Dünyanın dört bir yanından gelen Harvard’da, Stanford’da okumuş Filistinliler. Onları biraz eğlendirmek, burayı terk etmelerine engel olmak istiyorum.”
Mutsuzlar mı?
Bizi buradan atmak istiyorlar. Kontrol noktalarında delirtiyorlar, aşağılıyorlar. Amcam başka bir kentte yaşıyor. Sadece bayramlarda gidiyordum. Artık o da içimden gelmiyor. Her şey, bize yaşamdan nefret ettirmeyi amaçlıyor. En temel insani hakkımız, özgürlüğümüz yok. Bir insana daha büyük kötülük yapılamaz.
‘New York Times yazmadı’
Hiç çıkmıyor musun Ramallah’tan?
Aslen Ramla’lıyım. (İsrail topraklarındaki bir sahil kenti) Çocukken her Pazar plaja giderdim. 20 dakika mesafede. Şimdi balkonumdan görüyorum ama gitmem yasak. Yurtdışına çıkmak istesem Ürdün’e geçmek zorundayım. Yolda delireceğim için denemiyorum bile. Çünkü bu büyük hapishaneden çıkabilmek için izin almam gerekiyor. Bunları New York Times’a da anlattım. Hiçbirini yazmadılar.
Şu intibayı verdiler: “Burada insanlar, her şey muhteşem... Ve bu şahane kent Ramallah aslında Filistinlilerin başkenti olabilir...” Bunun promosyonunu yapıyorlar. (Filistinliler başkenti Kudüs olmayan bir devleti kabul etmiyor.)
Bu başkaldırı duygusunun içinde hiç huzur bulabiliyor musun?
Dünyadaki insanlar şunu bilsin: Evet biz taş atan çocuklarız, özgürlük savaşçısıyız ama aynı zamanda insanız. Bizim de zevklerimiz var. Tıpkı sizin gibi. İşgal altında da olsak, rafineyiz. Çadırda yaşamıyoruz.
Sari’nin aksanı ve ses tonu hala aklımda. Tutkulu ve dramatik bir konuşma üslubu var. konuşuyor. Röportajlarda insanlar tekler, bozuk cümleler kurar. Okuyucu bunları görmez. Metin, konuşmanın aslından daha güzel akar. Bugün aldığım notların Sari’nin anlattıklarının etkisini yakalayamacağını hissediyorum.”Üff! Bitirdin beni akşam akşam” manasına gelen bir şey söylüyorum. Sırtımı sıvazlıyor.
‘Fakiriz, bizde korku yok’
Biraz yüzeysel şeylerden konuşalım. Ne tür müzik çalıyorsun burada?
Mutlu müzik çalıyorum, “Happy House.” Dekorasyonda taş, ahşap kullandık. Kuyu var bir tane bak şurada.
Yazın Ramallah’ın havası harikadır görüyorsun. İnsanlar mutlu olsun istiyorum. İşgal altında da gurme yemekler yapabiliriz! Şefimiz İtalya’da eğitim aldı. Filistin-İtalyan “fusion”ı yapıyor. Tasarımcılarımız, çalışanlarımız hep buralı.
Nasıl cesaret ettin burayı açmaya bu koşullarda?
Kardeşim bir cafe açtı ve iyi iş yaptı. Ciddi bir kredi aldık. Fakir bir aileden geliyoruz ama bizde korku yok! Beş yılda bir, 20 yıl geriye gidiyoruz. Yerel sanayi zayıf. Malzemeyi buradan alamıyorum. Yolun ortasında birden İsrail cipleri çıkıveriyor. Ne zaman ne olacağı belli değiil. Müşterilerimiz bin tür dertle boğuşuyor. Burada nefes alacak ama yarın uyandıklarında yine gerçekle baş başa kalacaklar.