Kahramanmaraş’ta peş peşe yaşanan şiddetli depremler, dünya çapında bilim insanlarının araştırma gündemini meşgul etmeyi sürdürüyor.

4 binin üzerinde artçı sarsıntıyı beraberinde getiren Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremleri, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’ndan (USGS) Dr. Susan Hough ile konuştuk.

Deprem uzmanının Türkiye yorumu

Ensonhaber yayınına katılan Hough, söz konusu sarsıntıların şiddetinden, bir depremin önceden bilinip bilinemeyeceğine ve Türkiye’nin deprem kuşağında yer almasının sonuçlarına kadar çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Hough, İstanbul konusuna da değindi.

Bu trajik olaydan olumsuz etkilenenlere yönelik dayanışma mesajıyla sözlerine başlayan Hough, “Görüntüleri izlemek çok zor.” dedi.

Kaliforniya'yı hatırlattı

Hough, böylesi şiddete sahip depremlerin yaygın olmadığına işaret ederek, şunları söyledi:

Kaliforniya’da 1906 depremini yaşadık. 7,8’e (ABD’deki ölçümlere göre) benzer bir büyüklük. Yaşayan hiç kimse bunu hatırlamaz.

"Bir depremin ne zaman olacağını bilmenin yolu yok"

Deprem uzmanı Hough, iki yıkıcı depremin bölgede gelecekte benzer bir sarsıntıyı tetikleyip tetiklemeyeceğine ve bir depremin yerinin ve zamanının önceden bilinip bilinemeyeceğine ilişkin yöneltilen soruları yanıtladı:

Bir depremin tam olarak ne zaman meydana geleceğini bilmenin bir yolu yok. İnsanlar iddialarda bulunuyorlar. Yarın, gelecek yıl, hatta bundan 10 yıl sonrasında büyük bir depremin olacağını söylemimizi sağlayan kanıtlanmış bir bilim yok.

"Türkiye için en son tehlike haritasına bakarsanız..."

Uzun vadede biliyoruz. 100 yıl veya 300 yıl ileriye bakarsanız, bazı depremlerin gerçekleşmesinin muhtemel olduğunu biliyoruz. Türkiye için en son tehlike haritasına bakarsanız, faylar boyunca yüksek tehlikeli bölgeyi görürsünüz.

"Büyük bir deprem, diğerlerini tetikler"

Depremlerin önceden bilinmesinin insanlar tarafından istenen bir durum olduğunu, çünkü şiddetli sarsıntılara ilişkin ön uyarı olmadığını anımsatan Susan Hough, şunları dile getirdi:

Can güvenliği için önemli olan, binaların ayakta kalması. Gelecek yıl deprem olacağını tahmin edebilseniz dahi, binaların sarsıntıya dayanması gerekir. Gelecekte olabilecekler açısından ise büyük bir depremin diğer depremleri tetikleyeceğini biliyoruz.

Türkiye'nin aktif faylarına dikkati çekti

Hough, büyük depremlerin yer kabuğundaki stresi boşalttığının, ayrıca diğer depremleri de daha olası hale getirecek şekilde kabuğu bozduğunun altını çizdi.

Öte yandan Hough, Türkiye’de aktif faylarına varlığına dikkati çekti:

Türkiye, Anadolu levhasına karşılık geliyor. Bu levhanın etrafında aktif faylar var. Güneydeki levha, kuzeye doğru itiyor. Biraz karpuz çekirdeğine benziyor. Sıkıştırılıyor ama çekirdek yanlara doğru gidiyor. Doğu Anadolu Fayı, karpuz çekirdeğinin kesitlerinden biri. Kuzey Anadolu Fayı, kuzey kesiti ve bir diğer aktif fay.

İstanbul konusunda uyardı

1939’da meydana gelen 7,9 büyüklüğündeki Erzincan depremini hatırlatan araştırmacı Hough, son yaşanan depremlerin büyüklüğünün 84 yıl önceki afetin büyüklüğüne yakın olduğunu kaydetti ve İstanbul ile ilgili de uyarıda bulundu:

Kuzey Anadolu Fayı’yla ilgili hâlâ endişe var. Bu sistem, Marmara Denizi’ne kadar devam ediyor. 1939 yılına uzanan bir depremin İstanbul yakınlarında büyük bir depremi tetikleyebileceğine dair bir endişe var ki bu ürkütücü bir senaryo.