Ernest Hemingway'e Pulitzer Ödülü'nü kazandıran, Kübalı bir balıkçıyı anlatan kitabı: Yaşlı Adam ve Deniz
ensonhaber.com

Ernest Hemingway, 1952 yılında yayınlanan Yaşlı Adam ve Deniz romanıyla 1953’te Pulitzer Ödülü'nü, 1954’teyse Nobel Edebiyat Ödülünü kazanmıştı. Dünya edebiyatına katkılarından dolayı Hemingway’e verilen Nobel Edebiyat Ödülü'nün sunumunda, özellikle yazarın Yaşlı Adam ve Deniz romanı vurgulanıyordu.

O yıllardan sonra Hemingway’le başyapıtı Yaşlı Adam ve Deniz’in tüm dünyadaki ünü giderek arttı. Küçük Prens’in her çocuk tarafından okunduğu gibi, Yaşlı Adam ve Deniz’in de her yetişkin tarafından okunması gereken bir başyapıt olduğu yazılıp söylendi.

Peki, üç saatte okunabilen, yüz otuz sayfalık bu kısa romanı 20. yüzyılın en önemli başyapıtlarından birisi haline getiren neydi?

Hemingway, Florida sahillerinden okyanusa açılan Kübalı yaşlı balıkçıyla, onun kovaladığı kılıçbalığının mücadelesini öylesine gerçekçi anlatmıştı ki, kitabı okuyanlar kendilerini aynı sandalın içinde hissettiklerini söylüyordu.

"İnsan yenilmek için yaratılmadı"

Seksen dört gündür denizden eli boş dönen Santiago, avını yakalamak için eliyle, koluyla, mızrağıyla, küreğiyle, çakısıyla savaşmaya başladığında okurların zihnine de kitaptan bir satır kazınıyordu: “İnsan yenilmek için yaratılmadı. Âdemoğlu mahvolur ama yenilmez.” Oysa Hemingway’in kahramanlarının en iyi bildiği şeylerden biridir yenilmek.

Yaşlı bir balıkçı ve yaşam sorgulaması

Bu amansız av boyunca, yaşlı balıkçı yaşamı da sorgular. Kimi zaman kendisiyle, kimi zaman yedekteki kılıçbalığıyla, kimi zaman da köpekbalıklarıyla konuşur. Kılıçbalığını canlıyken de ölüyken de sevdiğini düşünür. Sonra kendini aklayan o ünlü söz gelir: "Zaten her şey şu ya da bu biçimde başka bir şeyi öldürmekle meşgul."

Sayfa: 212

Kübalı yaşlı bir balıkçı

Romanın sonunda Kübalı yaşlı balıkçı yenilir mi, yener mi tam olarak bilemezsiniz ama ona içten bir saygı duyarsınız. Çünkü Santiago, mızrağı kılıçbalığının kalbine gönderirken bile avını yüceltmiş, ondan hep sevgiyle söz etmiştir.

Avını önce öldürmek için, sonra düşmanlarından korumak için savaşmıştır. Hem de ne savaş, onun için ölümü göze almıştır. Yenerken de yenilirken de istifini bozmamıştır yaşlı balıkçı.

Ava gösterilen saygı

Santiago’nun avına gösterdiği saygı büyüleyicidir, okurken aklınıza Jung’un notları gelir. Nil’de yaşayan Dinkalar, bir su aygırını öldürdüklerinde, hayvanın karnını yarıp içine girdikten sonra diz çökerek su aygırının ruhuna şöyle seslenirlermiş:

"Etini severek yiyeceğiz"

"Sevgili ve iyi su aygırı, seni öldürdüğümüz için bizi bağışla. Bunu kötülük için değil, etine gereksinim duyduğumuz için yaptık. Erkek ve kız kardeşlerine öldürüldüğünü sakın söyleme, onlara insanları çok sevdiğini söyle. Biz de seni çok seviyoruz ve etini de severek yiyeceğiz.” Yaşlı balıkçı da yüzyıllar sonra avına Dinkaların gösterdiği saygıyı göstermiştir.

Ernest Hemingway

Allah'ı bulmak...

Bir ateist olan Hemingway’in nasıl olup da Tanrı'yı keşfettiğini anlamak için mutlaka bu kitabı okumalısınız. Yaşlı balıkçı Santiago ve küçük dostu Manolin’in üç saate sığan unutulmaz öyküsünü bir çırpıda okuyacak, bir daha unutamayacaksınız.

Kitap sayfası için iletişim:

ergul.tosun@ensonhaber.com