"Rüyada gibiydi. Başı yana düşmüş, ağzı hafif aralık, sol avucu açık, parmakları belirsiz bir hedefi gösterir gibi uzanmıştı. Rahat görünüyordu. Daha doğrusu hafiflemiş. Yarı açık gözleri son gördüğü şeye sabitlenip kalmasaydı, kızın uyuduğuna yemin ederdi. Koyu kumral saçları başını ipek bir örtü gibi çevrelemişti. Fön çekilmiş saçlar... Temiz, parlak, bakımlı saçlar... Sağ eli göbeğinin üstüne kıpırtısız bir kuş gibi konmuştu. Bir tek bacakları ele veriyordu durumunu. Hiçbir canlı bu acıya sessizce katlanamazdı çünkü. Sağ bacağı ters açıyla kalçasından yukarıya doğru uzamış, sol bacağı ise kemiksizmiş gibi kıvrılmıştı."
Böyle başlar Elçin Poyrazlar'ın Kayıp Yüz romanı...
Yeni kitapları severim. Bu kitap sevdiğim bir yazardan ise benim için tadından yenmez bir hal alıyor. Sıkı bir polisiye okuruyum aynı zamanda. Yeni çıkan polisiye romanlarını büyük bir ciddiyetle takip ederim. Kitap raflarındaki yerini alan gazeteci- yazar Elçin Poyrazlar'ın kaleme aldığı Kayıp Yüz romanı bende büyük bir heyecan yarattı.
Sizde de yaratacağından eminim.
Tabii okuyup bitirdiğinizde bana hak vereceğinizden de eminim.
Gazetecinin Ölümü, Mantolu Kadın, Muska, Ecel Çiçekleri gibi çok satan ve okunan kitaplara imza atan Poyrazlar, bu sefer Kayıp Yüz romanıyla okurlarının karşısında.
Kendi adıma şunu hemen belirteyim: Elçin Poyrazlar'ı okumayı özlemişim ve nihayet bu özlemim sona erdi. Doğan Kitap etiketiyle okurlarla buluşan Kayıp Yüz'ü büyük bir merak ve heyecan içerisinde okudum. Yazar ve okurlar birbirlerini tanır. Bir okur olarak Elçin Poyrazlar'ın edebiyatını ve güçlü kalemini yakından tanıyorum.
Polisiye edebiyatının yükselen yazarı olan Elçin Poyrazlar, bizi esrararengiz biçimde öldürülen genç bir kadın cinayetinin arkasındaki sırlarla başbaşa bırakıyor. Kitabın ilk sayfalarında sizi hemen içine çeken Kayıp Yüz'ü elinizden bırakmayacaksınız.
İki genç kadın, iki hayat dolu insan... Onları kendi çıkarları uğruna kullanan "erkekler" dünyası.... Bir yerden sonra çatışan çıkarlar ve genç bir kadının öldürülmesiyle başlayan kanlı bir süreç...
Poyrazlar, okurları adeta İstanbul'un tekinsiz ortamıyla başbaşa bırakıyor. Öldürüldükten sonra camdan aşağı atılan ve yetmiyormuş gibi üzerinden arabayla geçilen cansız bir kadın bedeni.
Camdan atılan ya da "düştü" haberlerini son zamanlarda sıkça duymaya başladık. Yakalandıktan sonra kravat taktığı için "iyi hal indirimi" alan ya da "güçlü ellerin devreye girmesiyle sonuçsuz kalan, ölenin öldürüldüğüyle kalan davaları hangimiz bilmiyoruz ki?
Ne kadar tanıdık geldi değil mi?
İşte Elçin Poyrazlar'ın Kayıp Yüz romanı bizi bu gerçeklerle yüzleştiriyor.
Sayfa: 272
Suç üçgeni ve ortaklığı
Kimsesiz kalan, devlet yurtlarında yetişen kızları kendi emelleri uğruna kullanan, onları fuhuşa sürükleyen erkeklerin, kadınların ve emniyetin üçgen suç ortaklığını okuduğunuzda dudağınızı ısırabilir, "Bu kadar da olmaz" diyeceğinizi şimdiden duyar gibiyim.
Komiser Suat Zamir bu esrarengiz cinayetin peşine düşerken, aynı zamanda teşkilatta karşılaştığı suç işbirliğinin şifrelerini gördükçe kendi mesleğine olan inancını da kaybetme görüşü hakim oluyor. Aşk, ihtiras, rant, fuhuş, alt-üst ilişkisiyle örülen roman temposundan asla ödün vermiyor.
Başarılı polis Suat Zamir'in öldürülen kadının katillerinin peşine düşerken emniyette buna engel olan ve suçlularla işbirliği içinde olan, onları koruyan sert bir rakibinin olduğunu ilerleyen sayfalarda şahit olacaksınız.
Kara Nezo...
Emniyette gözü kara, herkesin parmakla gösterdiği hakkında türlü dedikoduların olduğu ama kimsenin hakkında hiçbir doğru bilgiye sahip olmadığı (ya da cesaret edemediği) Kara Nezo lakaplı, teşkilat içerisindeki varlığı ve yukarından "dokunulmaz" olarak korunan Kara Nezo'nun suçluların koruması ve kendine çıkar sağlaması planlarını Suat Zamir tarafından bir bir boşa çıkartılıyor.
Yazar Elçin Poyrazlar...
Bir tuğlayla yıkılan duvar....
Bir tuğla çekiliyor ve koca bir duvar yıkılıyor...
Suat Zamir ve çiçeği burnunda yardımcısı Beren Bahar, suçluların peşine düşüyor ve kendilerini türlü tehlikelerin içerisinde buluyorlar.
Sahte kimlikler, insan bedeni üzerinde kazanılan kirli para, uyuşturucu ağının pençesindeki genç kızların para baronlarının pis vücutları altındaki sahte inleyişlerine tanık olacaksınız.
Bir insan kendini en iyi nerede güvende hissedebilir? Devlet dediğimiz aygıtta değil mi? Fakat kimsesiz olan devletin yetiştirme yurtlarında kalan kızları kirli ağlara sürükleyen yurt görevlisinin suç ortaklıklarıyla olan ilişkini okuyunca hayret edeceksiniz.
Kayıp Yüz bir adalet arayışının romanıdır.
Günümüz dünyasını anlatan bu romanı çok seveceğinizi düşünüyorum.
"Bu iş kadınlara göre değil..."
Suat Zamir ve yardımcısı Beren Bahar her yeni bulguda kendilerini yepyeni olayların odağında bulurlar. Suat Zamir için tek amaç; suçluların ortaya çıkartılması ve adalet dediğimiz mekanizma önünde hesap vermeleridir. Bu adalet arayışı kendi kutsal mesleğinin sona ereceğini bile bile...
Çünkü onun için tek gerçek adalet duygusudur.
Suat Zamir bir kadın ama "erkek milletinin" "Bu iş kadınlara göre değil" tabusunu yerle bir eden bir kahraman polistir. Ama biliyoruz ki bu dünyada kahramanlara pek yer yoktur.
Gerçeğin peşinde bir polis ve Kara Nezo
Suat Zamir için artık geri dönülmez bir yol vardır. Ya suçluları adalet önüne çıkartacak ya da ona "Bu davayı daha fazla deşme, yukarıdan emir var. Bu dosya kapandı, git kafanı dinle" emrine uyacak.
Suat Zamir için bu hiç de uyulması gereken bir emir değildir. Beren Bahar'la ele ele vererek suçluları ortaya çıkartacak, başka genç kızların ölmemesi için adeta etten duvar olacak.
Kayıp Yüz'de kimsesin hakkında bilgi sahibi olmadığı Kara Nezo'nun geçmişini öğrenmek ve teşkilat içindeki derin varlığını öğrenmek için mülteci bilgisayar mühendisinden yardım alarak, teşkiletın ana bilgisiyarına ve bilgilerine erişmeyi göze alabilecek kadar da gözü dönmüş, bir kadın polisin adalet arayışının mücadelesini okuyacaksınız.
Adalet arayışının romanı
Elçin Poyrazlar yine harika bir iş çıkartmış. Kayıp Yüz adalet arayışının gerçekçi romanıdır.
Okuyun ve okutun...
Elçin Poyrazlar'ın satırlarıyla henüz tanışmayan kitapseverler için Kayıp Yüz bir başlangıç olabilir. Temposu hiç düşmeyen, soluk soluğa okuyacağınız romanı "Keşke bitmese" diyerek okuyacaksınız.
Çünkü, kanunlar örümcek ağları gibidir; zayıfları ağa yakalanır, güçlülerse ağı delip geçer... Siz ağa yakalanırsanız da kurtulmak için güçlü olmaya çalışmayın. Aksine suçsuz olduğunuz anlaşıldığında adaletin sizi saran ağları kendiliğinde çözülüverecek...
Ergül Tosun
ergul.tosun@ensonhaber.com
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış