Cumhurbaşkanı Erdoğan: CHP Türk dünyasına yanlış pencereden bakmayı sürdürmektedir

AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Programı'na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı açıklamada CHP'nin Türk dünyasına yanlış pencereden baktığına dikkat çekerek "CHP bu, başka bir şey beklemeyin" dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Programı'nda konuştu.
  • CHP'yi Türk dünyasına yanlış pencereden bakmakla eleştirdi.
  • Erdoğan, Türk Devletleri arasındaki iş birliğinin güçlendiğini vurguladı.

AK Parti Kongre Merkezi'nde, AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Programı gerçekleştirildi.  

Programa katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada açıklamalarda bulundu.  

Türk Devletleri'nin son yıllardaki iş birliğine ve atılan adımlara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin bu konuda sahip olduğu yanlış vizyona da vurgu yaptı. 

Türki Devletleri arasındaki ilişkilerin her geçen gün geliştiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasında şunları kaydetti:

"TÜRK DÜNYASI İÇİN HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLİYORUM"

Aziz milletim, Türk Devletleri ile İlişkiler Başkanlığı'mızın kıymetli mensupları, değerli yol ve dava arkadaşlarım, saygıdeğer misafirler, sizleri en kalbi duygularımla saygıyla, minnetle, hürmetle selamlıyorum.  Buradan, sizlerin vasıtasıyla Lefkoşa’dan Taşkent’e, Bakü’den Aşkabat’a, Bişkek’ten Astana ve Budapeşte’ye en içten selamlarımı ve sevgilerimi gönderiyorum.

Partimizin Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Töreni'nde sizler birlikte olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Tanıtım toplantımızın Türk dünyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türk Devletleri ile İlişkiler Başkanlığımızı, gerek Vizyon Belgesi gerekse bu anlamlı program dolayısıyla canıgönülden tebrik ediyorum.

"TÜRK DİLİ AİLESİ GÜNÜ KUTLU OLSUN"

Bugün aynı zamanda UNESCO tarafından ilan edilen Dünya Türk Dili Ailesi Günü'nü idrak ediyoruz. Tüm kardeşlerimizin Türk Dili Ailesi Günü kutlu olsun diyorum.

Son 2 asrımız sadece milletimiz için değil bütün Türk dünyası için zorluklarla çilelerle işgallerle geçti. Kültür coğrafyamızın birçok bölgesinde o toprakların kadim kimlikleri, dilleri ve inanç değerleri yasaklandı; halklar parçalandı. Kelimenin tam anlamıyla bir hazan mevsimi yaşadık.

Türklerin birbiriyle kucaklaşması için tüm yollar denendi. Tabii burada şunun da ifade edilmesi gerekir Türk dünyasının varlığından bahsetmek, 1940'ların tek parti döneminde de ülkemizde yasaklanmıştı.

"BORALTAN FACİASI CHP'NİN TÜRKİYE TARİHİNE GEÇMİŞ KARA LEKESİDİR"

Türk var demek suç sayılıyor yıllarca tabutluklarda işkence görmek anlamına geliyordu. Bakın, sadece bununla da kalmadılar. Türkiye’ye sığınan Azerbaycan Türklerini, Boraltan Köprüsü’nde kurşuna dizileceklerini bilerek katillerine teslim ettiler; tarihe Boraltan Faciası olarak geçen bir utanç lekesini bulaştırdılar.

Boraltan Faciası, CHP’nin Türkiye tarihine geçmiş bir kara lekesidir. Boraltan Faciası, hem milletimizin hem de Azerbaycan Türklerinin zihin ve gönül dünyasında, iyileşmesi uzun yıllar alan derin yaralar açmıştır.

"CHP, TÜRK DÜNYASINA ŞAŞI VE  YANLIŞ PENCEREDEN BAKMAYI SÜRDÜRÜYOR"

Tek parti zihniyetinin temsilcisi olan CHP, Türk dünyasına şaşı ve yanlış pencereden bakmayı sürdürmektedir. 

Yeni Genel Başkanın geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında elinde binlerce soydaşımızın kanı olan Baas diktasını sekülerlik üzerinden aklamaya çalışması daha ileri giderek CHP ile Baas Rejimi arasında özdeşlik kurması bu zihniyetin halen devam ettiğinin işaretidir.

"TÜRKİYE'Yİ AZERBAYCAN'A DESTEK VERMEKLE SUÇLADILAR"

Karabağ’ın 44 gün süren Vatan Muharebesi’nde bunu bir kez daha gördük. Ülkemizin düşmanlarının servis ettiği söylentiler üzerinden  dikkatinizi çekiyorum;  Türkiye’yi, Azerbaycan’a destek vermekle suçladılar.

Hatırlayın; CHP’nin dış politikasını yöneten isim çıktı ve aynen şunu söyledi: “Maalesef gelen haberlerde Türkiye’den Azerbaycan’a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların Azerbaycan’a gönderildiği ifade ediliyor.”

Tıpkı 1945 yılında Boraltan Faciası’nda olduğu gibi, Karabağ’ın azatlık mücadelesinde de yanlış yaptılar; milletimizi mahcup ettiler, utandırdılar.

"CHP BUDUR, BAŞKA BİR ŞEY BEKLEMEYİN"

Bakın, sadece Karabağ’da değil; ondan önce Suriye İhtilafı’nda da aynı basiretsizliğe, aynı vicdansızlığa şahit olduk. Suriye halkının tepesine varil bombaları yağarken CHP’nin devrik genel başkanı, grup kürsüsünden şunları söylüyordu:

“Bayır Bucak’tan söz ediyorlar. Ne bayırı kaldı ne bucağı kaldı. Hâlâ dünyadan haberleri yok bunların.”

Ya bu CHP bu… Başka bir şey beklemeyin. Evet, son yıllarda yaşadığımız iki önemli meselede de CHP’nin tavrı işte bu olmuştur.

Alevi canlarımızla ilgili olarak partimize yönelik ortaya atılan iftiralar ise bühtandan öte, apaçık bir provokasyondur; 86 milyonun kardeşliğini kundaklama teşebbüsüdür. Partimize oy veren milyonlarla birlikte, Alevi vatandaşlarımızı da derinden yaralayan bu çirkin yakıştırmaları biz reddediyoruz.

"80'LERE KADAR SINIRLARIMIZ DIŞINDAKİ TÜRKLERLE YETERİNCE İLGİLENİLMEDİ"

Değerli kardeşlerim, çok değerli misafirler; Türkiye’yi soydaşlarıyla birlikte gönül coğrafyasındaki tüm kardeşlerinden, hatta bütün dünyadan izole ederek yönetmeye çalışanlar, maalesef bu büyük ülkeyi yıllarca içine kapatmış, yalnız hâle getirmiştir.

1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar, 1980’lerde Jivkov’un asimilasyon dayatmalarına varıncaya dek, sınırlarımız dışındaki Türklerle yeterince ilgilenilmemiştir. Bakınız, bu ilgisizliğe son veren 8. Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özal olmuştur.

1990’ların hemen başında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte yeni bir dönem başlamıştır. 1991 yılında Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuşurken, kardeş cumhuriyetlerin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye olmuştur. 1992 senesinde, Türkiye’nin girişimleriyle Türk dili konuşan ülkeler arasında Devlet Başkanları Zirveleri düzenlenmeye başlanmıştır.

"KARDEŞLİK İKLİMİNİ SON 23 YILDIR ATTIĞIMIZ ADIMLARLA GELİŞTİRİYORUZ"

Merhum Turgut Özal’ın şu sözü son derece anlamlıdır: “Türkiye’nin önünde hacet kapıları açılmıştır. 21. asır Türk’ün ve Türkiye’nin asrı olacaktır.” Merhum Özal’dan sonra, rahmetli Demirel de Türk dünyasıyla ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem vermiştir.

Elbette ülkemizde bu mücadelenin bayraktarlığını, son nefesine kadar Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurucusu ve ilk genel başkanı rahmetli Alparslan Türkeş yapmıştır. Bu vesileyle, Türkiye’nin Türk dünyasıyla kucaklaşması için kalemiyle ve kelamıyla gayret gösteren herkesi bir kez daha rahmetle yâd ediyorum. Onların özlemini çektiği birlikteliği, dayanışmayı ve kardeşlik iklimini; son 23 yıldır attığımız adımlarla biz gerçeğe dönüştürüyoruz.

İsmail Gaspıralı’nın işaret ettiği “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarına uygun şekilde, Türk devletleriyle iş birliğimizi her alanda güçlendiriyoruz. 2009 yılında, 9. Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi’nde Türk Konseyi’nin kuruluşuna dair Nahçıvan Anlaşması imzalanmıştır.

"GEÇTİĞİMİZ 34 YILDA HER ALANDA GÜÇLÜ BAĞLAR GELİŞTİRDİK"

Konseyin kurucu belgesi olan Nahçıvan Anlaşması, Türk dünyası açısından bir dönüm noktasını teşkil etmiştir. 2021 senesinde, Türk devletlerinin bağımsızlığının 30. yıl dönümünün kutlandığı İstanbul Zirvesinde iş birliğimizi bir üst aşamaya çıkardık ve Türk Devletleri Teşkilatı olarak yola devam etme kararı aldık.

Zirvede ayrıca Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesini kabul ettik. Teşkilatımızın gözlemci üyelerinden Macaristan’da düzenlenen zirvede ise teklifimiz üzerine 21 Mart’ın Türk Devletleri Teşkilatı Nevruz Anma ve Kutlama Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdık.

Geride bıraktığımız 34 yıllık süreçte Türk devletleri olarak; eğitimden ticarete, güvenlikten enerjiye, kültürden sanata kadar her alanda, geçmişle kıyas dahi edilemeyecek derecede güçlü bağlar geliştirdik. TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Türkiye Maarif Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfı ve Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlarımız aracılığıyla Türk dünyasıyla aramızda yeni köprüler kurduk.

"VİZYON BELGEMİZİ 6 LEHÇE VE ORTAK ALFABE İLE HAZIRLADIK"

Değerli kardeşlerim, kıymetli misafirler; bugün bütün bu çabaları çok daha güçlü bir şekilde geleceğe taşıyacak yeni bir adım atıyoruz. Türk halklarının birikimini, tecrübesini ve hedeflerini aynı ufukta buluşturan bu belge, gelecek yüzyılın inşasında önemli bir rehber niteliğindedir. Merhum Erol Güngör, Türk dünyasının birliğinin ortak bir talih ve kültür şuuruna dayanması gerektiğini vurgulamıştır. Mümtaz Turhan Hoca da Türk dünyasının birliği için, önce ortak bir alfabe ve ortak bir edebiyat dili oluşturmanın şart olduğunu ifade etmiştir.

Bu anlayışla vizyon belgemizi altı lehçede ve ortak alfabe ile hazırladık. Belgemiz, AK Parti’nin küresel sorumluluk bilinciyle Türk dünyasında birlik ve beraberliği pekiştirme iradesinin en somut göstergesidir. Türk devletleri arasındaki entegrasyonun derinleştirilmesini ve çok boyutlu iş birliklerinin kurumsal bir çerçevede güçlendirilmesini amaçlıyoruz.

"PLANLAR SOYUT ÖNERİLERİN ÖTESİNE GEÇEREK SOMUT PROJELERE DÖNÜŞMEKTEDİR"

Ekonomik kalkınma, kültürel dayanışma, stratejik iş birlikleri ve bölgesel barışın sağlanması; vizyon belgemizin merkezinde yer almaktadır. Belge hazırlanırken mevcut uluslararası anlaşmalar, ikili ve çok taraflı iş birlikleri ile bölgesel ve özellikle küresel gelişmeler dikkate alınmıştır. Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurumsal yapısı, Türk dünyasındaki siyasi ve ekonomik dönüşümler ile partimizin dış politika perspektifi, belge hazırlanırken rehber edinilmiştir.

Değerli arkadaşlar, Türk Dünyası Vizyon Belgemiz, birbirine bağlı 61 alt başlıkta bütüncül bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Ekonomik entegrasyon hedeflerinden kültürel iş birliklerine, enerji güvenliğinden ulaştırma ağlarına, eğitimden gençlik politikalarına kadar geniş bir yelpazede düzenlenen bölümler; Türk devletlerinin mevcut potansiyelini verimli biçimde harekete geçirmeyi hedeflemektedir.

Özellikle son dönemde attığımız karşılıklı adımlarla ülkelerimiz arasında artan güven, bu hedeflerin uygulanabilirliğini daha da güçlendirmektedir. Böylece Türk dünyasının geleceğine yönelik planlar, soyut önerilerin ötesine geçerek somut projelere dönüşmektedir.

"TÜRK DEVLETLERİYLE DIŞ TİCARETİMİZİ 100 MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ"

Belgenin bir diğer önemli yönü, kapsamlı bir kurumsal yapılanma teklifidir. Koordinasyonu güçlendiren, karar alma mekanizmalarını hızlandıran ve ortak projelerin takibini mümkün kılan bir yönetim modeli sunuyoruz. Bu adımlar sayesinde iş birlikleri daha sistematik bir çerçeveye kavuşacak; alınan kararlar daha hızlı ve etkili bir şekilde hayata geçirilecektir. Birçok başlığın yanında, bilhassa ekonomik alandaki stratejiler vizyon belgemizin bel kemiğini oluşturmaktadır. Ticaret hacminin genişletilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ortak pazar hedefi, mevcut ekonomik ilişkileri yeni bir düzeye taşıyacaktır.

Enerji koridorları, lojistik hatlar ve dijital altyapı çalışmalarının birbirini tamamlayan unsurlar hâline gelmesi, Türk dünyasını küresel düzlemde yükselen bir ekonomik güç odağına dönüştürecektir.

Türk devletleriyle dış ticaretimizi, inşallah orta vadede 60 milyar dolara, uzun vadede ise 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.

"TÜRK DEVLETLERİ ARASINDAKİ DAYANIŞMAYI SOMUTLAŞTIRACAKTIR"

Ulaştırma ve lojistik stratejileri de bu vizyonun önemli halkalarındandır. Orta Koridor’un, Bakü’den Nahçıvan’a uzanan koridorun ve Hazar geçişli hatların bütünleşik bir sistem hâline getirilmesi, Türk devletleri arasındaki ticaret akışını hızlandıracaktır.

Kıymetli misafirler; dil, tarih, edebiyat ve sanat alanlarındaki çok katmanlı çalışmalar, kültürel bağların canlı tutulmasına önemli katkılar sağlayacaktır. Gençlik programları, değişim mekanizmaları ve ortak akademik ağların kurulması; gelecek kuşakların birbirini daha iyi tanımasını ve ilişkilerin sürekliliğinin güvence altına alınmasını sağlayacaktır.

Belgenin güvenlik perspektifi ise bölgesel barışın pekiştirilmesine yönelik ayrıntılı bir yaklaşım sunmaktadır. Terörle mücadele başta olmak üzere, çeşitli tehditlere karşı ortak hareket etme iradesi, Türk devletleri arasındaki dayanışmayı somutlaştırmaktadır.

"TÜRK DÜNYASININ ETKİ ALANINI GENİŞLETEN BİR BAKIŞ AÇISINI ORTAYA KOYUYORUZ"

Burada şunun da altını çizmek isterim: Türk dünyası olarak, güçlenen birlikteliğimizi yalnızca kendi coğrafyamız için değil; tüm insanlığın barış, huzur ve dayanışmasının güçlenmesi olarak görüyoruz. Çevre, iklim ve sürdürülebilirlik başlıkları, çağın gereklilikleri doğrultusunda belgede ayrıntılı biçimde ele alınmıştır.

Yeşil dönüşüm hedeflerinin koordineli şekilde yürütülmesi, ekolojik hassasiyetin politikalarımızda güçlü bir yer edinmesini sağlayacaktır. Su kaynaklarının korunması, doğal afetlere karşı dayanıklı şehirlerin inşası ve karbon nötr hedefinin desteklenmesi; Türk dünyasının çevre politikalarında ortak bir duruş geliştirilmesine imkân vermektedir.

Vizyon Belgesi’nin en dikkat çekici yönü ise dil ve kültürel ortaklığa dayalı, genişleyen bir coğrafi ufka sahip olmasıdır. Akraba topluluklarımızla birlikte, Türk dünyasının etki alanını genişleten bir bakış açısını ortaya koyuyoruz. Bu stratejik bakış; gönül coğrafyamızda, insan ve kalkınma odaklı, kültürel derinliğe dayanan bir diplomasi anlayışını esas almaktadır.

"KKTC'NİN ULUSLARARASI TANINIRLIĞININ ARTIRILMASI GÜNDEMDE"

Değerli kardeşlerim; Türk Devletleri Teşkilatının kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, ortak dış politika mekanizmalarının oluşturulması ve ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin uluslararası tanınırlığının artırılması gibi hedeflere de belgemizde yer verdik.

Bununla birlikte, bölgesel entegrasyonun sürdürülebilir olması için finansal mekanizmaların kurulması hayati önem taşımaktadır. Kamu-özel sektör iş birliği modelleri, dijital finans çözümleri ve uluslararası yatırımcıların bölgeye çekilmesi gibi kritik hususların üzerinde özellikle durduk. Türkiye’nin sanayi, teknoloji, tarım, enerji ve lojistik alanlarında sahip olduğu birikim, bu noktada önemli imkânlar sunmaktadır.

"ARAŞTIRMA MERKEZİ KURMAYI PLANLIYORUZ"

Burada şu hususu da özellikle vurgulamak istiyorum: Vizyon Belgemizin ayırt edici yönlerinden biri, iş birliğimizi derinleştirmeye yönelik pek çok somut öneri ortaya koymasıdır.

Türk Dünyası Verimlilik Ajansı, Yapay Zekâ ve Dijital Dönüşüm Merkezi, Çevre Fonu, Acil Müdahale ve Sağlık Destek Birimi ile Ortak Dil Platformu kurulması gibi teklifler; müşterek ve müreffeh geleceğimizin inşasında önemli alternatifler sunacaktır.

Şu müjdeyi de sizlerle paylaşmak isterim: Bu kapsamlı Vizyon Belgesi’ni hayata geçirebilmek amacıyla bir düşünce ve araştırma merkezi kurmayı planlıyoruz.

TÜRKİYE'DE GERÇEKLEŞTİRİLECEK NATO ZİRVESİ

Biliyorsunuz, 2026 senesi Türkiye için uluslararası zirveler yılı olacaktır. COP31 Zirvesi vesilesiyle, 200’e yakın ülkeyi Antalya’mızda ağırlayacağız. Temmuz ayında ise NATO Zirvesini Ankara’da gerçekleştireceğiz. Ayrıca Türk Devletleri Teşkilatı’nın 13. Zirvesine de ev sahipliği yapacağız. Türk dünyası olarak bizi birbirimize bağlayan şey, sadece tarih kitaplarında okuduğumuz satırlar değildir. Bizleri bir arada tutan, aynı semaya bakan gözlerin, aynı rüzgârı hisseden gönüllerin kardeşliğidir.

Her ziyaretimizde, her zirvemizde şunu çok net görebiliyoruz: Türk dünyası; Balkanlar’dan Hazar’a, oradan Taşkent’e, Bişkek’e kadar uzanan geniş bir coğrafyada düşünen, üreten ve yön veren bir merkez olma potansiyeline ziyadesiyle sahiptir. Bu potansiyeli harekete geçirecek irade, azim, vizyon ve cesaret de Türk dünyası liderlerinde ve halklarında, hamdolsun, fazlasıyla vardır. Biz de bunun için samimiyetle çalışmaya, inşallah, devam edeceğiz.

"BİRİZ, BERABERİZ, HEP BİRLİKTE KARDEŞİZ"

AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi ile bugün işte bu yönde kıymetli bir adım atıyor, kararlılığımızı çok net bir şekilde ortaya koyuyoruz. Bugünkü organizasyonda özellikle birinci derecede emeği geçen Genel Başkan Yardımcım Kürşad Zorlu kardeşimi huzurlarınızda tebrik ediyorum. Tabii bu organizasyona Türk devletlerinden iştirak eden tüm kardeşlerime de huzurunuzda teşekkür ediyorum.

Malum, biriz, beraberiz. Hep birlikte kardeşiz. Ve bugün bunu sizlerle birlikte yaşadık. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle, Vizyon Belgemizin hazırlanmasında emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum. Programa teşrifleriniz için her birinizi ayrı ayrı kutluyor; sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum.