Kalbimize sıcacık bir buse konduran Kemal Sunal'ın hayatına dalalım... Bilinmeyen yönleri çok şaşırtacak!

11 Kasım 1944 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Kemal Sunal, Yeşilçam sanatçılarının adeta göz bebeği olarak karşımızaa çıkıyor.

Sayısız filme ve sayısız ödüle imza atan Sunal, Gül Sunal ile 1975 yılı Nisan ayında Beyoğlu Evlendirme Dairesi'nde evlendiler. Bu evlilikten Ali ve Ezo isimlerini verdikleri iki çocukları oldu.

3 Temmuz 2000 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatımızdan ayrılan Sunal'ın bilinmeyen yönlerine ışık tutup, onu yeniden keşfedelim istedik.

İlk olarak çok tatlı bir anıyla başlayalım. Kemal Sunal’ın sinema filmi olan Tatlı Dillim’de tüm figuranlarasöz yazılır. Ama Kemal Sunal'a yazılmaz.

Sıra Kemal Sunal'a gelince Yönetmen Ertem Eğilmez, “Sen gül o zaman” der. Herkesin bayıldığı gülümsenin ilk fitili de orada ateşlenir aslında...

Askerliğini Etimesgut'ta yapan Sunal, bir de anı fotoğrafı çektirmiş o günden. Hatta Kemal Sunal'ın 35 yaşında askere gittiği bilinir. O dönemle ilgili bir de ilginç bir anısı var Kemal Sunal'ın..

Sanatçı, diğer askerlerin kendisini görünce gülmeye başlaması sebebiyle, birliğin düzenini bozduğu gerekçesiyle geri hizmete verildi. Usta birliğinde Armoni Mızıkası isimli moral grubuna dağıtıldı ve bu vesileyle de Türkiye'nin birçok bölgesinde askerlik yaptı.

Kemal Sunal'ın Gül Sunal'a olan aşkını bilmeyen yoktur. Gül Sunal şimdilerde, Kemal Sunal'la yaşadıklarını anlatıyor ve herkesin gönlüne bir buse konduruyor.

Kemal Sunal askerden geldikten sonra bir turne için Ankara'ya gidiyor. Kendisini en önde izleyen bir kadın hayranı var o sıra.. Kemal Sunal'da etkileniyor ve buluşmak için sözleşiyorlar.

Naif ve biraz da çekingen olan Sunal, randevuya gitmek istemiyor kadını tanımadığı için. Münir Özkul ve Zeki Alasya’nın ısrarlarıyla buluşmaya gidiyor. O kadın kim mi? O kadın, Kemal Sunal’ın eşi Gül Sunal’dır.

Her rolüne ve her filmine özenle hazırlanan Kemal Sunal'ın işine verdiği önemi oğlu Ali Sunal,“Evde hep film kostümü ile gezerdi” sözleriyle anlatıyor.

1977 yılında Çöpçüler Kralı filminin çekimi sırasında, role girebilmek için filmin çekildiği süreçte evde kostümle gezdiği biliniyor.

Tiyatro sevdasını zaten bilmeyen yoktur. KHatta 1 yıllık Kenter Tiyatrosu macerasından sonra Devekuşu Kabare’ye transfer olur. Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile olan sıkı dostluğu da burada başlar.

Üçlü ayrılmaz bir parça haline gelirler. Filmlerinde de bu sıkı dostluğu anlayabiliriz aslında...

Kemal Sunal sigara içer ancak paket taşımazmış. Bunu ise Metin Akpınar'ın, “Çekimlerde Zeki’den sigara otlanırdı” sözlerinden anlıyoruz.

Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile birlikte çektiği filmlerde ikili prova yaparken kulise giden Sunal, Zeki Alasya’nın sigaralarından alırdı. Zeki Alasya ise durumu çözemez her seferinde “Ne oldu bu sigara?” diye sorardı. Usta isim ise yakayı kısa süre sonra ele verdi.

Politika alanında yer almadı. Siyasi kimliği olsun istemezdi. Kalplerde hep olduğu gibi kalmak isterdi. Bunun en büyük örneğini de Hüşya Koçyiğit şu sözlerle anlatıyor;

"Politik kimliğiyle öne çıkmak istemezdi. Bizim oyuncu derneğimize üye olmadı. Daha sonra ÇASOD’un (Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği) kurulması için çalıştı; ama oraya da üye olmadı."

51 yaşında Marmara Üniversite İletişim Fakültesi’nden mezun olan Kemal Sunal için yüksek tez hocası Şükran Esen, “Doktora yapmayı ve okulda kalarak öğretim üyesi olmayı düşünüyordu” demişti.

Kemal Sunal aslında oynadığı karakterlere pek benzemiyordu. Bunu ise "Ben özel hayatımda çok az konuşan, çok soğuk bir adamım. Aynı zamanda iş ve ev yaşamında titizim" sözleriyle anlatıyordu.

Tutumlu olmasıyla bilinir Kemal Sunal... Geleceği için para biriktirir, gereksiz harcama yapmazdı.

Tuncay Akçay, Kemal Sunal’ın tutumlu biri olmasını, “Bazen ‘Yahu Kemal abi’ diyordum. ‘Varyemez senin gerçek hayatın gibi… Bundan dolayı biz ona kızıyorduk. İyi ki öyle davranmış… Şimdi ailesine bir gelecek bıraktı” sözleriyle yorumluyor.