Gölgede kalmış kadınların romanı: Leyla

Suat Derviş romanlarından ilhamla kaleme alınan Zamanın Unuttuğu Kadın: Leyla, iki ayrı zaman diliminde geçen etkileyici bir kadın hikâyesi sunuyor.

Gölgede kalmış kadınların romanı: Leyla

Gülsüm Kınıkoğlu Başer’in usta kaleminden çıkan bu roman, 20. yüzyıl başlarında İstanbul'da yaşamış hayali bir kadın ressam olan Leyla'nın iç dünyasını günümüzde yaşayan bir akademisyen kadının gözünden keşfe çıkarıyor.

Roman, bir kadının hem bireysel hem de toplumsal kimliğiyle mücadelesini iki farklı kuşaktan, iki farklı Leyla üzerinden anlatıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında resim tutkusu uğruna geleneklerle mücadele eden Leyla’nın hikâyesi, günümüzde kendi hayatında sıkışmış modern bir kadının Leyla'nın izini sürmeye başlamasıyla yeniden can buluyor.

BİR DÖNEME IŞIK TUTAN ROMAN

Bu etkileyici hikâyede Leyla yalnızca bir sanatçı değil, aynı zamanda direnişin sessiz kahramanıdır. Saraya resim hocası olarak girmesiyle hayatı bambaşka bir yön alırken, İttihat ve Terakki hareketine sağladığı destek onu tarihin karanlık sayfalarında cesur bir figür olarak konumlandırır. Roman, sadece bir kadının içsel dünyasına değil, aynı zamanda Osmanlı'nın çalkantılı dönemine de ışık tutuyor.

Toplumsal baskılar, aile içi çatışmalar, kadın olmanın tarihsel zorlukları ve özgürlük arayışı… Tüm bunlar, Gülsüm Kınıkoğlu Başer’in zarif ve güçlü anlatımıyla adeta sayfalarda yankılanıyor.

Sayfa:440

ZAMAN DEĞİŞİR, AMA BİR KADININ YALNIZLIĞI HEP TANIDIKTIR

1900’lü yılların İstanbul’u...

Fausto Zonaro’dan resim dersleri almış, Yıldız Sarayı’na muallime olarak adım atmış genç bir kadın: Leyla. Hayatının merkezinde resim tutkusu, kalbinde filizlenen bir aşk ve etrafında giderek daralan siyasi çalkantılar...

Bir yanda hiç tanımadan evlendiği Rıza, diğer yanda II. Abdülhamid’in istibdadına karşı çıkan kardeşi Fuat ve yüreğini kıpırdatan özgürlükçü bir adam: İsmet Bey.

Leyla, nihayet aşkı bulduğunda, babasının sadakatle bağlı olduğu padişaha ihanet edebilecek cesareti kendinde bulabilecek mi?

2000’li yılların İstanbul’u...

Yazar Gülsüm Kınıkoğlu Başer

GÖLGEDE KALMIŞ KADINLARIN HİKAYESİ

Yüz yılı aşan bir mesafenin ardından, aynı şehirde bir başka Leyla... Sıradanlığın sessizliğinde kaybolmuş, sıkıcı bir evliliğin gölgesinde solgun bir hayat süren modern bir kadın.

Tesadüfen eline geçen eski bir mektup, onu zamanın içinden süzülen yarım kalmış bir hikâyeye sürükler. Ve o hikâyede, başkasının kelimeleriyle kendi sesini, başkasının kaderinde kendi yolunu, yasak bir aşkın kıyısında kendi kalbini bulur.

Bu roman sadece Leyla’ların değil; zamanı aşarak birbirine dokunan, unutulmuş, bastırılmış, gölgede kalmış tüm kadınların hikâyesi.