AA & Ensonhaber

Türkiye, asrın felaketinin yıl dönümünde kaybettiklerini anarken, mucize kurtuluş hikayeleri de tekrardan hatırlanıyor.

22 yaşındaki Ebru Birişik, 6 Şubat 2023 tarihinde Doğanşehir ilçesine bağlı Kurucuova Mahallesi'nde meydana gelen depremlerde, 3 katlı evlerinde eşi Yusuf Ersin'i kaybetti. Ebru Birişik, enkaz altında 9 aylık kızıyla mahsur kaldı.

Enkaz altındayken yaşadıkları, Ebru Birişik'in belleğinde derin izler bıraktı. Ancak, 16 saat sonra AFAD ekipleri tarafından kurtarıldı.

Kızının elinden tutup yürümeyi hayal ediyor

Kolonun altında sıkışarak sağ bacağı ampute edilen ve diğer bacağı da çeşitli tedavilerden geçen Ebru Birişik, tekerlekli sandalye ve koltuk değnekleriyle yaşama sıkı sıkıya sarılmaya çalışıyor.

Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören Birişik, bir an önce protez bacağına kavuşarak hastanede olduğu için pek sık görüşemediği kızının elinden tutup yürüme hayalini kuruyor.

Depremde yaşadıklarını hala unutamayan Ebru Birişik, o korku dolu anları hatırladıkça ürperiyor. Bebeğini beslemek için uyandığı sırada depremin başladığını ve evlerinin aniden yıkıldığını belirten Birişik, enkaz altında baygın bir halde kaldığını, ikinci depremi ise enkaz altında yoğun bir şekilde hissettiğini dile getirdi.

"Rüya görüyorum sanıyorsunuz"

Enkazda elini tuttuğunu eşinin hayatını kaybettiğini hissettiğini dile getiren Birişik, şöyle devam etti:

Kızım da kucağımdaydı. İlk başta insan inanamıyor, rüya görüyorum sanıyorsunuz. Beş dakika sonra çırpınmaya, bağırmaya falan başladım ama sonra kızımın yanımda olduğunu, onu kurtarabilmek için sabretmem gerektiğinin farkına vardım ve o şekilde kendimi sakinleştirdim. Çocuk da aç ve sıkışık olduğu için ağlıyordu. Karanlık bir ortamdı. Kızım 'kırmızı balık' şarkısını dinliyordu onu söyleyerek sakinleştiriyordum. Böyle bir 10 dakika uyuyordu ara ara kızımı uyandırıyordum. Bu şekilde 5-6 saat geçti. Ondan sonra ekipler kızımın ağlama sesini duyup geldi. Önce kızım sonra ben enkazdan çıkarıldım.

"Ayağa kalkıp kızımın elini tutmak istiyorum"

Birişik, hastanede sağ bacağının ampute edildiğini dile getirerek şunları kaydetti:

Gözümü açtığımda yoğun bakımdaydım. Çektiğim acıların gerçekten haddi hesabı yok bugüne kadar. Şu an fizik tedavi alıyorum, iyi gidiyor. Önce yatakta oturamazken, sandalyeme kendim oturup kalkamazken şu an gayet iyiyim. Ayakta durabiliyorum. Her şey kızım için, sonuçta 1,5 yaşında yani bana ihtiyacı var. Elinden tutmamı, ayağa kalkmamı istiyor. Depremin üzerinden 1 yıl geçti ve benim gibi olan çoğu insan ayağa kalkmış ve hayatlarını devam ettiriyor. Kızımın şu anda babası yok ama ben bir annesi olarak varken yok olmak istemiyorum. Ayağa kalkıp kızımın elini tutmak istiyorum. Protezimin takılıp kızıma kavuşmak istiyorum. Çünkü onun beklentileri benden gayet fazla. 'Anne kalk' diyor. Durumun farkında değil. İnsan çocuğunu kimseye emanet edemezken şu an ben kızımın yanında değilim. Bu insana çok acı veriyor. Depremden beri sürekli hastanedeyim, ikimiz de aşırı yıprandık. Hayata tutunmak istiyorum bunun için de bana gerekli olan şey şu an sadece protez. Bu önceliğin tanınmasını istiyorum.

"İyi gidiyoruz, moral olarak da çok iyi"

Fizyoterapist Beyza Özdemir ise Ebru'nun ilk geldiğinde çok güçsüz olduğunu özellikle sağlam bacağının inceldiğini aktararak şöyle devam etti:

Duygusal olarak da bazı problemleri vardı dizinin altını hissetmiyordu. Tedavi sürecinde bayağı etki gördü, şu anda yürüyor. Onun dışında duyusal olarak da hisleri arttı. Ağrıları azaldı, ödemleri geçti. İyi gidiyoruz, moral olarak da çok iyi. İlk geldiğinde tedaviyi reddediyordu, çok istekli değildi ama burada birbirimize destek olduk. İnşallah protez sürecinden sonra daha iyi olacak. Benim Ebru'dan en büyük beklentim en kısa zamanda protezine kavuşması. Çünkü çok tatlı küçük bir kızı var onunla birlikte parkta yürümeyi hayal ediyor. En büyük hedefimiz Ebru'yu yaza kadar proteziyle bağımsız şekilde yürütmek. Hastane olarak da protez sürecinden sonra da Ebru'ya destek vermeye hazırız.